Adalet ile atalet, ses benzerliklerine rağmen anlam bakımından birbirinden çok farklı iki kavramdır; biri toplumu ayakta tutan bir erdem, diğeri ise çöküşe sürükleyen bir duraksamadır.
Adalet, hak ve hakkaniyetin terazisidir. Doğru olanı, hak edene hak ettiğini vermeyi, suçluyu cezalandırıp mazlumu korumayı ifade eder. Toplumları bir arada tutan, bireylerin birbirine güvenle bakmasını sağlayan, medeniyetlerin temelini atan kutsal bir ilkedir. Adalet varsa, düzen vardır. Adalet, hareketin ahlakıdır.
Atalet ise hareketsizliktir; durgunluk, eylemsizlik ve iradesizlik anlamına gelir. Kişinin ya da toplumun üzerine çöken bir uyuşukluk hâlidir. Atalet, zamanla çürümeye, fırsatların kaçmasına, yeteneklerin körelmesine yol açar. Gelişimin önündeki görünmez zincirdir. Atalet, ahlakın yitimi değilse de cesaretin suskunluğudur.
Özetle:
- Adalet, hareketin doğruluğu;
- Atalet, hareketsizliğin felaketidir.
İnsan, adalete sarıldıkça yücelir; atalete teslim oldukça silinir.
Adalet ve Atalet
Bir terazidir adalet, geceyle gündüzü tartar,
Mazluma umut olur, zalimi yerinden sarsar.
Kılıcı keskin değildir, vicdanla işler özü,
Bir damla hak uğruna yakar bin yıllık sözü.
Ataletse sessizliktir, içi küf tutmuş zaman,
Ne bir ışık sızar ondan, ne de doğar bir ferman.
Göz göre göre susar, duvar gibi bakar geçer,
Bir milleti çökertir, fark edilmeden biçer.
Adalet yürürken dik, arkasında iz bırakır,
Atalet oturur hep, gölgesini bile saklar.
Biri yürek ister dağ gibi,
Diğeri yalnız bekler, çürür gizli gizli.
Yorum Gönder