Gazze Yanarken Sessiz Kalan Kalpler: Zevkperestliğin ve İlgisizliğin Anatomisi

 

“Zulme rıza zulümdür.” – Ali el-Kari

İnsanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri, Gazze'de bir kez daha yazılıyor. Bombalarla titreşen topraklar, yıkılan evler, paramparça bedenler… Ve tüm bu trajedinin ortasında, ekranlarına düşen görüntüler karşısında yalnızca içeceğini yudumlayan, gündelik eğlencesini bozmayan, kalbi sükûnet içinde olan milyonlar…

Bu yazı, sadece bir dış politik makalesi değil; aynı zamanda ruhun, vicdanın ve imanın sorgulandığı bir çağrıdır.


1. Gazze Sadece Bir Coğrafya Değildir

Gazze, haritada küçük bir nokta olabilir. Ancak bugün Gazze, insanlığın ortak vicdanının test edildiği bir laboratuvardır. Her düşen bomba, sadece Filistinli bir çocuğun değil, insanlığın da üzerine inmektedir.

Binlerce masum insan, en temel yaşam hakkından – yaşama hakkından – mahrum bırakılıyor. Tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kalanlar, “Ben Müslümanım” derken neyi kast ediyorlar? İslam yalnızca kimlik midir, yoksa bir duruş, bir tavır, bir merhamet öğretisi midir?


2. Modern Duyarsızlık: Kalbin Ölümüdür

Bugünün insanı, dijital ekranlara kilitlenmiş bir şekilde yaşıyor. Acılar “izlenme oranı”na, ölümler “bildirimlere” dönüştü. Oysa bir mümin için, bir çocuğun gözyaşı, milyonlarca görüntüden daha değerlidir.

Müslüman olduğunu iddia eden ama bu vahşet karşısında gözünü çeviren kişi, Kur’an’ın “bir canı kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmaktır” emrini nereye koymaktadır?

Kalp, sadece kan pompalayan bir organ değildir. Merhametin merkezidir. Duyarsızlık, işte bu kalbi kurutur, çürütür ve sonunda öldürür.


3. Zevkperestlik: Modern Çağın Putperestliği

Dünya, büyük bir eğlence mabedine dönüşmüş durumda. Alışverişler, tatiller, lüks tutkusu… Oysa İslam, mazlumun yanında durmayı emrederken; bir kısmımız hâlâ yaşamını yalnızca haz ve tüketim üzerine inşa etmekte.

Gazze'de açlık varken, Filistinli çocuklar enkaz altında can çekişirken; “benim derdim yalnızca kendim” diyen insanın kalbi diri midir gerçekten?


4. İmanın Dili: Sessizlik Değil, Eylemdir

İman, sadece kelimelerde değil; fiilde, duada, infakta, duruşta belli olur. Bir zulüm karşısında tarafsız kalmak, aslında zalimin tarafında yer almaktır.

Gazze’ye bir selam göndermek, sosyal medyada ses olmak, yardım kuruluşlarına destek vermek ya da en azından dua etmek bile bir duruş, bir insanlık çağrısıdır.

Hiçbir şey yapamayan, “kardeşim sana dua ediyorum” demeli, en azından yüreğiyle bu acıyı hissetmelidir. Çünkü hissedemeyen bir insan, artık ruhen hayatta değildir.


5. Sonuç: Kalbi Ölen İnsan, İnsanlıktan Uzaklaşır

Tarih, sessiz kalanları da yazar. İleride çocuklarımıza anlatacağımız şey, ne kadar çok kazandığımız değil; ne kadar çok sustuğumuz, ne kadar duyarsızlaştığımız olacaktır.

Gazze yanarken zevk peşinde koşmak, salt bir ahlaki zaaf değil, aynı zamanda insanlık suçudur. Bu dünyada belki sorgulanmaz, ama hakikatin terazisinde bu gaflet mutlaka tartılır.


Son Söz

Ey kalbi diri olan insan,
Unutma: zulüm her zaman kötülükle değil, bazen de iyilerin suskunluğuyla büyür.
Gazze için üzülmeyen, Gazze için dua etmeyen, Gazze için yüreği yanmayan;
Bir coğrafyaya değil, kendi vicdanına ihanet eder.

“Onlar ki, zalimlere meyletmezler; çünkü bilirler ki, Allah’ın terazisi şaşmaz.”


Post a Comment

Daha yeni Daha eski