Siyonist Sermaye, Çin ve İran: Gücün Yeni Yüzü



Siyonist Sermaye, Çin ve İran: Gücün Yeni Yüzü

Dünya sahnesinde bir perde kapanırken, başka bir perde sessizce aralanıyor.
Süper güç tanımı yeniden yazılıyor, merkez kayıyor, çıkarlar yeniden çiziliyor. Bu yeni hikâyede, sahnenin aktörleri değişmiş değil belki, ama roller bambaşka. Amerika Birleşik Devletleri'nin süper güç imajı aşınırken, boşalan tahtın yeni sahibi artık belirginleşiyor: Çin Halk Cumhuriyeti. Fakat bu yükseliş yalnız değil. Onu perde arkasından alkışlayan, yönlendiren ve belki de elini tutan bir başka güç var: Siyonist sermaye.

ABD'nin Yükselişten Çöküşe Yolculuğu

Yüzyılın büyük mimarı gibi görülen ABD, küresel refahın ve savaşın hem mimarı hem de müşterisiydi. Ancak bu dev imparatorluk, kendi yarattığı neoliberal düzenin yükünü taşıyamaz hale geldi. Ekonomik eşitsizlik, içerideki siyasal kutuplaşma ve jeopolitik yıpranma, Amerika’nın artık bir 'başrol' değil, 'yan rol' olabileceğini gösteriyor.

İşte bu zayıflayan Amerika’nın gölgesinde, sermaye daha güçlü ve istikrarlı bir liman aramaya başladı: Çin.

Siyonist Sermaye Çin'e Akıyor

Bugün küresel sermaye yapıları; üretim, yapay zekâ, altyapı, iletişim ve enerjiye yatırım için Çin'e yönelmiş durumda. Bu yatırımın içinde İsrail sermayesinin en güçlü damarlarından biri olan Siyonist finans ağı da bulunuyor.
Kuşkusuz Çin, teknolojik gelişimiyle, otoriter verimliliğiyle ve Batı'nın aksine pragmatik diplomatik tavrıyla sermaye için cazip bir merkez. Ancak Çin’in devasa üretim kapasitesini sürdürebilmesi için enerjiye, özellikle de petrole ihtiyacı var.

İran, Çin İçin Anahtar Ülke

Bu noktada İran devreye giriyor. Çin’in enerji güvenliği için İran, vazgeçilmez bir müttefik. Ancak bu ilişkinin güç dengesine baktığımızda, İran’ın Çin’e bağımlılığı artıyor. ABD ambargosu altındaki İran, Batı’dan izole edilmişliğini Çin’in politik ve ekonomik desteğiyle telafi etmeye çalışıyor. Bu nedenle Çin ne isterse İran vermek zorunda kalıyor: Doğal kaynaklar, stratejik üsler, hatta politik manevra alanı…

İsrail-İran Gerilimi: Petrol ve Güç Dengesi Savaşı

İsrail’in İran’a yönelik saldırgan tutumu yalnızca ideolojik veya güvenlik temelli değil; enerji yolları, Çin’in İran’la olan ittifakı ve bu ittifakın İsrail’i bölgede yalnızlaştırma potansiyelinden kaynaklıdır. İsrail, Çin’in İran’dan güç devşirmesini engellemeye çalışırken, aynı zamanda Çin’le olan kendi ekonomik bağlarını da dengelemek zorunda kalıyor.

Yeni Dünya Düzeninde Çin-Siyonist İşbirliği

Burada ortaya çıkan dramatik gerçek şu: Dünya artık Çin merkezli bir yeni düzene geçiyor ve bu düzen Siyonist sermaye ile iç içe örülüyor. Yani kapitalin dini yoktur; güç neredeyse, para da oraya akar. Siyonist sermaye, yeni bir süper gücün inşasında aktif rol alıyor; bu kez yıldızlı bayrak değil, kırmızı yıldız yükseliyor.


Sonuç:

Gücün doğası dönüşürken, ittifaklar da yeniden şekilleniyor.
Sömürgecilik değişen yüzüyle karşımıza çıkıyor: Artık doğrudan işgal yok, ekonomik kuşatma, borçlandırma ve teknoloji bağımlılığı var.
Çin'in yükselişi, sadece bir ülkenin değil; yeni bir çağın, yeni bir merkezin doğuşudur.
Ve bu doğuşun arkasında, görünmeyen ama her zaman hissedilen bir yapı vardır:
Siyonist küresel sermaye.



Post a Comment

Daha yeni Daha eski