Dünyanın çatırdadığı, insanlığın vicdanının sınandığı bir çağın eşiğinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sözleri bir çığlık gibi yankılandı: “Gazze’de sistematik bir yok ediş var. Açlık bir silah olarak kullanılıyor. Böyle bir dramı hiç görmedim.”
Bu sözler, diplomatik zarafetin değil, yüreği kanayan bir insanın ağırlığını taşıyordu. Yıllardır güç dengeleri, vetolar ve küresel hesaplarla örülü duvarların ardına saklanan uluslararası mekanizma içinde, gerçeği bu berraklıkla telaffuz eden bir ses nadirdi. Guterres, o sesi temsil eden son figürlerden biri olarak BM’ye veda etmeye hazırlanırken, dünya yeni bir dönemin eşiğinde duruyor.
Bir Vicdanın Kapanan Perdesi: Guterres’in BM İçindeki Sessiz Mücadelesi
Antonio Guterres, 2017’de BM Genel Sekreteri olduğunda, dünyada yükselen popülizm, bölgesel savaşlar, iklim krizinin kabaran dalgaları ve büyük güçler arası rekabet yeniden şekillenmekteydi. O, bu karmaşanın ortasında çoğu zaman fırtınaya karşı duran bir rüzgâr gülü gibiydi; yönü gösteriyor ama rüzgârın esişini durduramıyordu.
Gazze’deki yıkım karşısında kullandığı net ifadeler, uluslararası sistemin içine yerleşmiş felç durumunu ifşa ediyordu. Bu sözler, yalnızca diplomatik bir raporun paragrafı değil; bir devir teslim öncesi gerçeğin ardında bıraktığı son yankıydı.
BM’nin yıllardır Gazze'de akan kanı durduramaması, hep aynı soruyu doğurdu:
Birleşmiş Milletler hâlâ milletleri gerçekten birleştirebilecek güce sahip mi?
Guterres’in çıkışı, bu sorunun cevabını yeniden düşünmemize neden oldu. Çünkü onun ifadesi, kurumun bürokratik dokusundan ziyade insani özüne işaret ediyordu:
İnsanın, insanı koruma sorumluluğu.
BM'nin Zayıflayan Otoritesi ve Yeni Dönemin Karanlık Ufukları
Dünya, Soğuk Savaş sonrası düzenin çözülmesini adım adım izliyor. Uluslararası hukuk kırılgan, diplomasi yaralı, barış mekanizmaları ise çoğu zaman etkisiz.
Gazze’de yaşananlar, çağımızın en ağır insani trajedilerinden biri olarak tarihe kazındı. Bu trajediye rağmen BM Güvenlik Konseyi’nin hareketsizliği, küresel vicdanın kırılma anı oldu. Guterres’in sözleri bu kırılmayı görünür kıldı, fakat aynı zamanda BM’nin içsel zaaflarını da gün yüzüne çıkardı.
Bugün, dünyanın dört bir yanında şu soru soruluyor:
Yeni gelecek genel sekreter, bu kırılmayı tamir edebilecek mi?
Yoksa BM artık yeni bir düzenin gölgesinde sembolik bir yapıya mı dönüşüyor?
Yeni Genel Sekreter Arayışı: Beklentiler, Belirsizlik ve Küresel Baskı
Guterres’in vedasıyla birlikte BM’nin başına kimin geçeceği, sadece bir isim arayışından ibaret değil. Bu seçim, insanlığın gelecekte nasıl bir uluslararası düzen hayal ettiğinin de turnusolü olacak.
1. Daha cesur bir lider mi aranıyor?
Gazze gibi krizlerde gerçeği güçlü biçimde ifade eden, büyük devletlerin gölgesinde kaybolmayan, daha bağımsız bir ses…
2. Reformcu bir figür mü gelecek?
BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı eleştirilerin merkezinde. Yeni genel sekreter, reformların kapısını zorlamaya cesaret edecek mi?
3. Küresel Güney’den bir lider ihtimali
Afrika’dan, Asya’dan veya Latin Amerika’dan bir aday, BM’nin eksenini değiştirebilir. Bu bölgeler artık küresel sözü paylaşmak istiyor.
4. Kriz çağının yöneticisi
İklim felaketleri, yapay zekâ güvenliği, enerji rekabeti, yeni savaş biçimleri…
Yeni lider yalnızca diplomasi değil; teknoloji, iklim ve güvenlik eksenlerinde çok yönlü bir vizyona sahip olmalı.
Guterres’in Ardında Bıraktığı Miras: Bir İnsanlık Çağrısı
Onun görev dönemi büyük savaşları durduramadı; ama insanlığın hafızasında bıraktığı en önemli iz, gerçekleri söylemekten geri durmayan duruşuydu.
Gazze'de yaşanan insanlık suçları için kullandığı ifadeler, gelecekte BM’nin vicdan arşivinde bir dönüm noktası olarak duracak.
Bazı liderler dünyayı değiştirir.
Bazıları ise dünyanın değişmesi gerektiğini dünyaya hatırlatır.
Guterres ikinci kategoriye aittir—fakat bu hatırlatmanın gücü, belki de yıllar sonra tam anlamıyla anlaşılacaktır.
Sonuç: Dünya Yeni Bir Eşik Aralığında
Guterres sahneden çekilirken, dünya nefesini tutmuş bekliyor.
Bu bekleyiş bir merak değil, bir zorunluluk:
Çünkü BM’nin geleceği, sadece uluslararası siyasetin değil, insanlığın ortak vicdanının da yönünü belirleyecek.
Yeni genel sekreter kim olursa olsun, Gazze’nin yıkıntıları arasında yükselen o çığlığı duymak zorunda kalacak:
Adalet olmadan barış kurulamaz. Sessizlik, bir halkın kaderi olamaz.
Dünyanın sonsuza dek yeniden şekillendiği bu çağda, insanlık yeni liderden şunu bekliyor:
Karanlığa karşı bir mum değil; karanlığı sarsacak bir fener. TVNET
