Sırbistan’ın Rus Oligarklarına Verdiği Pasaportların Ardındaki Stratejik Hesap**
Avrupa’nın kalbi, son yıllarda yeniden büyük bir dönüşümün eşiğinde… Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle sarsılan kıta, savaşın yarattığı jeopolitik fay hatlarının ağırlığı altında titrerken, her ülke kendi geleceğini yeniden konumlandırmaya çalışıyor. Bu sarsıntıların ortasında Sırbistan, eski müttefikliklerin gölgesi ile Avrupa Birliği’nin vaatkâr ışıkları arasında sıkışmış bir rota izliyor.
Ve tam da bu belirsizliğin ortasında, Avrupa’nın kapılarında yankılanan bir soru beliriyor:
Belgrad, neden Avrupa Birliği’nin yaptırım listesinde bulunan yüzlerce Rus’a pasaport veriyor?
Son iki yılda 300’den fazla Rus vatandaşının, özellikle de AB tarafından yaptırım uygulanmış iş insanlarının, oligarkların ve siyasi bağlantıları güçlü isimlerin Sırbistan pasaportu aldığı ortaya çıktı. Bu adım, Brüksel’de güçlü bir rahatsızlık doğurdu. Çünkü bu pasaportlar, yaptırım listesinde yer alan bireylerin Avrupa’ya dolaylı bir giriş hattı bulmasına olanak sağlayabilir.
Ancak mesele yalnızca pasaport meselesi değildir; mesele Sırbistan’ın kendi tarihsel ağlarını, kimlik kırılmalarını ve jeopolitik yönelimlerini nasıl okuduğuyla ilgilidir.
Rusya ile Tarihsel Yakınlık: Kardeşlik Bağından Jeopolitik Hesaplara
Sırbistan ile Rusya arasındaki ilişki, yalnızca diplomatik bir bağ değildir. Ortodoks kimliği, tarihi dayanışmalar, Kosova meselesindeki destek ve NATO’nun Sırbistan’a yönelik bombalamalarının bıraktığı derin izler, bu ilişkiyi duygusal ve stratejik bir zemine oturtmuştur.
Belgrad, Moskova’yı yalnızca bir müttefik değil, Batı karşısındaki en güçlü denge unsuru olarak görüyor. Rusya da Sırbistan’ı Balkanlar’daki son kalelerinden biri olarak değerlendiriyor.
Bu nedenle Sırbistan, Ukrayna savaşında tarafsız kaldığını söylese de Moskova ile bağlarını koparmak bir seçenek değil. Pasaport meselesi de bu bağın yeni bir yansıması olarak okunuyor.
Avrupa Birliği Hayali: Işıltılı Bir Ufuk ama Zorlu Bir Yol
Brüksel’in tepkisi sert.
Çünkü AB, Sırbistan’ın bu adımıyla üyelik kriterlerini zedelediğini düşünüyor. Yaptırımların delinmesi, hukukun üstünlüğüne ve ortak güvenlik politikalarına aykırı bir hareket olarak görülüyor.
Ancak Sırbistan için AB yolu zaten uzun süredir engebeli.
AB, yıllardır:
- Kosova ile ilişkilerin normalleştirilmesi,
- Basın özgürlüğünün güçlendirilmesi,
- Yolsuzluğun azaltılması,
- Rusya’ya yönelik yaptırımlara uyum sağlanması
gibi konularda Sırbistan’a baskı yapıyor.
Belgrad ise bu baskıyı, kendi egemenlik alanını daraltan bir müdahale gibi görüyor. Bu nedenle AB ile müzakereler ileri yönlü bir dans değil, kelimenin tam anlamıyla adımların sürekli değiştiği bir satranç oyunu.
Oligarkların Pasaportu: Ekonominin Sessiz Kurtuluş Planı mı?
Belgrad’ın bu riskli adımının ardında yalnızca politik değil, aynı zamanda ekonomik hesaplar da var.
Rus yatırımcılar, 2022’den bu yana:
- Sırbistan’da binlerce şirket kurdu,
- Gayrimenkul piyasasına büyük bir sermaye akışı sağladı,
- IT ve finans sektörlerini canlandırdı,
- Ülkeye kayda değer döviz girişleri kazandırdı.
Sırbistan, ekonomik büyümesini hızlandırmak için bu sermayeyi kaybetmek istemiyor.
Pasaport programı, oligarkların ülkede daha kolay iş yapmasına, yatırım yapmasına ve hareket etmesine olanak sağlayarak ekonomik bir kaldıraç işlevi görüyor.
Bu nedenle hükümet, AB’nin itirazlarına rağmen kendi çizgisinde ısrar ediyor.
Brüksel’in Endişesi: Balkanlar’da Açılan Bir Arka Kapı
Avrupa Birliği açısından mesele daha tehlikeli bir anlam taşıyor:
Sırbistan’ın verdiği pasaportlar, AB’nin arka kapısını açabilir.
Sırbistan AB üyesi olmasa da Schengen bölgesiyle güçlü iş birlikleri var. Bu durum, yaptırım altındaki bireylerin Avrupa’ya girişini kolaylaştırabilir.
Bu da:
- AB’nin güvenlik politikalarını zayıflatır,
- Yaptırım sistemini delik deşik eder,
- Jeopolitik birlik mesajını gölgeler.
Bu nedenle Brüksel, Sırbistan’a net bir uyarı gönderdi:
"Eğer yaptırımlara uyum sağlamazsan, üyelik sürecin tehlikeye girer."
Belgrad’ın Sessiz Güveni: “Biz İki Dünyanın Arasında Yaşamayı Öğrendik”
Sırbistan, yıllardır Batı ile Rusya arasında dengede kalmanın yollarını arıyor. Bu pasaport krizi, aslında Belgrad’ın dünyaya verdiği bir mesaj niteliğinde:
"Baskılara rağmen kendi stratejik yolumu çizerim."
Bu politika risklidir, hatta sert jeopolitik fırtınalar yaratabilir.
Ama aynı zamanda Sırbistan’ın kendine özgü jeopolitik kimliğinin, Balkanlar’ın çelişkili ruhunun ve bağımsızlık arzusunun da bir yansımasıdır.
Sonuç: Balkanlar’ın Bitmeyen Hesaplaşması
Sırbistan’ın AB ile Rusya arasında sıkışmış pozisyonu, yalnızca güncel bir siyasi tartışma değildir. Bu durum, Balkanlar’ın tarih boyunca taşıdığı çatışmaların, kimlik arayışlarının ve güvensizliklerinin modern bir yansımasıdır.
Sırbistan’ın verdiği pasaportlar küçük bir idari karar gibi görünse de, arkasında:
- Jeopolitik yönelimler,
- Ekonomik hesaplar,
- Tarihsel bağlar,
- Güçlü duygusal kodlar
bulunuyor.
Belgrad’ın yolu belirsiz; AB’nin kapıları aralık ama sabırsız; Rusya’nın gölgesi ise hep yakın.
Bu üç güç arasında, Sırbistan kendi kaderini belirlemeye çalışıyor:
Kimi zaman fısıltıyla, kimi zaman sert bir çıkışla, ama her zaman kendi ritmiyle. TRT WORLD
