Böyle bir müdahale gerçekleşirse, bölge adeta tektonik bir kırılma yaşar.
ABD’nin askeri hareketi, Rusya ve Çin’in Latin Amerika’daki nüfuzunu doğrudan hedef alacağı için, uluslararası arenada güç bloklarının gerilimleri sertleşir. Moskova ve Pekin’in diplomatik, ekonomik ve muhtemelen askeri olmayan destekleri bölgesel bir soğuk savaş atmosferi yaratır.
Latin Amerika devletleri de ikiye bölünür:
Bir yanda ABD ile uyumlu politik çizgiyi sürdüren hükümetler, diğer yanda egemenlik ve müdahale karşıtı duruşunu koruyan ülkeler.
Venezuela İçindeki Çatlaklar
Saldırı, ülke içindeki kırılgan dengeleri alevlendirir.
Zaten yıllardır sıkışmış bir ekonomik çark, ağır yaptırımların gölgesinde dönen bir ekonomi, toplumsal huzursuzluk…
Bu tablo bir askeri müdahalenin ardından daha da keskinleşir.
- Devlet kurumları baskı altında çatlayabilir.
- Silahlı gruplar ve milisler güç boşluklarını doldurmaya çalışabilir.
- Milyonlarca insan, yeni bir göç dalgası halinde sınırları aşmaya zorlanabilir.
Latin Amerika’nın zaten kırılgan göç rotaları, bir kez daha umutla korku arasında salınan insanların akınına tanıklık eder.
Küresel Ekonomiye ve Enerji Piyasalarına Etkiler
Venezuela’nın devasa petrol rezervleri dünya enerji düzeninin görünmez kolonlarındandır.
Bir savaş çıkması durumunda:
- Petrol arzında ani bir daralma,
- Küresel fiyatlarda sert dalgalanmalar,
- Enerji güvenliği tartışmalarında yeni saflaşmalar
kaçınılmaz olur.
Bu, yalnızca devletlerin değil; evinde ışığını yakan her insanın, arabasına benzin dolduran her sürücünün günlük yaşamına ulaşacak bir sarsıntıdır.
Halkın Yazgısı: Sessiz Fırtınanın En Ağır Yükü
Tarihin bize gösterdiği gibi, savaşın en ağır yükünü siyasetçiler değil halk taşır.
Venezuela’da sıradan insanlar için:
- Gıda kıtlığı derinleşir,
- Elektrik ve sağlık hizmetleri çöker,
- Okullar kapanır,
- Aileler parçalanır.
Sokakları dolduran dumanın içinde, çocukların geleceği puslu bir ufka dönüşür.
Diplomasinin Daralan Nefesi
Bu tür bir saldırı, zaten hassas olan uluslararası diplomasi mekanizmasını daha da zorlar.
Birleşmiş Milletler’de sert yüzleşmeler yaşanır.
Bölgesel örgütler —OAS, CELAC, UNASUR— kırılgan birliklerini korumaya çalışırken iç çekişmeler büyür.
Dünya, yıllardır alışmak zorunda kaldığı kutuplaşmanın daha karanlık bir versiyonuyla karşı karşıya kalır.
Sonuç: Savaşın Gölgesinde Bir Ülkenin Kaderi
Eğer böyle bir saldırı gerçekleşirse, Venezuela yalnızca bir savaşın değil, küresel bir sarsıntının merkezine oturur.
Coğrafya değişmez ama kaderler değişir.
Devletler yeni pozisyonlar alır, dengeler yeniden çizilir, insanlar ise hayatta kalmanın ağır sınavından geçer.
Gelecek, böylesi bir senaryoda kimsenin lehine yazılmaz; çünkü savaşın ateşi her tarafı aynı karanlıkla kavurur.
Bu nedenle dünya, ne kadar zor olursa olsun, silahların değil sözlerin yolunu aramak zorundadır.