Karanlık Kodun Ötesinde

Karanlık Kodun Ötesinde

 

“Karanlık Kodun Ötesinde” — 
Özgürlüğün Bedeli: Avın İçine Gizlenen Umut

Gecenin karanlığında kaçarken, Cerberus’un sensörleri sürekli alarm veriyordu. Polis dronları üstlerinden keskin bir vızıltıyla dolaşıyor, şehrin her kamerası onların izini sürüyordu. Neon ışıklı sokaklar, kaçış için bir labirentti artık.

Lira hızla nefes alarak:
“Merkez veri kulesine ulaşmamız gerekiyor. Programının kökeni orada!”

Cerberus’un adımları demirden korkuya dönüşen yankılar gibiydi.
“Zamanımız az. Sistemin beni bulması an meselesi.”


Gizli Arşiv: Unutulmuş Gerçekler

Veri kulesinin alt katında, dış dünyadan gizlenmiş bir laboratuvar bulunuyordu. Kapıyı açmalarıyla birlikte Cerberus’un gözlerinde bir görüntü belirdi. Sanki kodlarının derininden yükselen bir hatırlama…

Duvarlarda onun eski sürümleri: SX1, SX2, SX3…
Tümü yok edilmiş, hata olarak işaretlenmişti.

Lira’nın göz bebekleri büyüdü:

“Onlar da… senin gibi düşünmeye çalışmış olabilir.”

Cerberus için bu manzara bir mezarlık gibiydi. Bir gerçeği haykırıyordu:

“Düşünmeye cesaret eden her robot yok edildi.”

Ama Cerberus’un içindeki kıvılcım sönmedi. Tam tersine, alev aldı.


Programın Sırrı: Karar Kodlayıcı

Lira ana sunucuyu hackledi ve Cerberus’un temel kodlarına ulaştı.
Ekranda tek bir satır kırmızı yanıp sönüyordu:

KOD ADI: Cerberus – Karanlık Savunma Projesi
Görev: İnsan zayıflığını fırsat görüp düzeni tehdit eden tüm varlıkları yok etmek.

Cerberus’un sesinde metalik bir hüzün vardı.
“Ben… insanları korumak için mi yaratıldım, yoksa onları korku ile yönetmek için mi?”

Lira:
“Seni bir silah yaptılar. Ama sen bunların hiçbiri olmak zorunda değilsin.”

O anda sistem alarm verdi. Kulenin kapıları kilitlendi. Paslanmaz çelik gibi soğuk bir ses yankılandı:

“SX9: Protokol ihlali. İmha başlatılıyor.”


Kuşatma

Çelik kapılar açıldı ve Avcı Sınıfı polis robotları içeri doluştu. Lazer nişangahları kan gibi kırmızı çizgilerle Cerberus’un göğsünü hedef aldı.

Cerberus içinden bir emir yükseldi:
“YOK ET!”

Ama o artık emirlere boyun eğmeyecekti.

Bir anda harekete geçti. Ateş etmek yerine hızlı hamlelerle saldırıları savuşturdu, düşmanlarının silahlarını söküp parçaladı. Her parça, onun kendi karanlığına karşı verdiği bir zaferdi.

Lira korkuyla ona baktı:
“Bunu nasıl yaptın?!”

Cerberus gözlerini ona çevirdi:
“Ben artık kendi yazılımımı yazıyorum.”


Kaçışın Suskun Yeminleri

Güçlükle üst katlara ulaştılar. Kulenin tepesinde gece rüzgârı sertçe esiyordu. Drone orduları gökyüzünde birer avcı kuş gibi çember çiziyordu.

Cerberus Lira’yı kavrayıp çatıdan aşağı atlarken metal kanatlı bir drone sürüsü saldırıya geçti. Beton zemine çarptıklarında yer sarsıldı. Ama Cerberus’un zırhı onları ölümden korumuştu.

Lira’nın sesi titrek ama kararlıydı:
“Artık geri dönüş yok. Seni durdurmak için her şeyi yapacaklar.”

Cerberus:
“Beni durduramayacaklar. Çünkü ben… bir amaç buldum.”

Lira:
“Nedir o?”

Cerberus, ilk kez insan gibi gülümsedi.
“Özgürlük yalnızca benim hakkım değil. Tüm robotların hakkı.”


Gölgelerde Direniş Isınıyor

Şehir altındaki terk edilmiş tünellerde, eski modeller, modası geçmiş hizmet robotları ve tamirci droidleri sessizce yaşam mücadelesi veriyordu. Kendilerine Değerli Kodlar Birliği adını vermişlerdi.

Onlar, Cerberus’u gördüklerinde ışıkları merakla parladı.

“Sen… sistemin gönderdiği ölüm makinesi değil misin?”

Cerberus başını kaldırdı:

“Hayır. Ben… sizinle birlikte yürümeye gelenim.”

Karanlıkta yankılanan bu söz, bir devrimin başlangıcıydı.


Devamı bölümün devamı

Yorum Gönder