Kudüs’ün Gölgesinde: Trump, İsrail ve Mossad’ın Sessiz Fısıltısı



Trump ve İsrail: Sarsılmaz Bir Bağın Anatomisi

Güç sahnesinde yükselen gölgeler vardır,
Bazıları kutsal kitaplar gibi dokunulmaz,
Bazıları ise fısıltılarla örülmüş sır duvarları…

Donald Trump’ın İsrail’e olan sarsılmaz desteği, bir sadakat yemininden öte, küresel güç dengelerini yeniden inşa etme arzusunun tezahürüdür. Ancak bu desteğin nedenleri birkaç ana başlıkta ele alınabilir:


1. Evanjelik Oy ve Kutsal Topraklar Teolojisi

Trump’ın 2016 ve 2020 seçim kampanyalarında aldığı güçlü Evanjelik destek, onun İsrail politikasının temel taşlarından biridir. Evanjelikler, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması ve "Armageddon" inancına uygun gelişmelerin yaşanmasını kutsal sayar. Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, bu kesimin gönlünde taht kurmasını sağladı. Dolayısıyla:

"Trump için İsrail, yalnızca bir ülke değil;
Oy sandığında altın kefeli bir vaat."


2. Jared Kushner ve Kudüs Bağı

Trump’ın damadı Jared Kushner, Yahudi kökenlidir ve Netanyahu ile kişisel dostluğu vardır. Kushner ailesi, İsrail’e ekonomik ve siyasi düzlemde sıkı bağlarla bağlıdır. Trump’ın İsrail politikaları aynı zamanda bu ailevi ve duygusal bağlarla da şekillendi. Kudüs, bir sembol değil; bir mirastır onun için.


3. Mossad ve Komplo İddiaları

“Mossad’ın elinde belge mi var?” sorusu, uzun süredir spekülatif teorilerle dile getirilen bir şüphedir. ABD’de birçok güçlü figürün uluslararası istihbarat servislerinin denetiminde olduğu iddia edilir. Trump’ın özel hayatındaki skandallar, vergi kayıtları, iş ortaklıkları veya geçmişteki bazı anlaşmaları Mossad gibi servislerin radarında olabilir mi? Elbette bu iddialar somut delillere dayanmamaktadır. Ancak İsrail'in, Trump dahil olmak üzere birçok küresel aktörün zayıf noktalarına erişebilecek istihbarat kapasitesine sahip olduğu da bir gerçektir.

“Bir belge bazen bir devleti eğebilir,
Bir video, bir lideri diz çökertir.
Ama bazen, bağ; sadece altın kadar ağırdır.”


4. İran Nefreti Üzerinden İnşa Edilen Ortaklık

Trump, İran'a karşı sert bir politika izledi. İsrail için ise İran, varoluşsal bir tehdittir. Bu ortak düşmanlık, iki ülke arasındaki bağları daha da güçlendirdi. Trump’ın İran’a karşı uyguladığı ambargolar, Devrim Muhafızları’nı terör örgütü ilan etmesi ve nükleer anlaşmadan çekilmesi, İsrail’e bir armağan gibiydi.


5. Derin Yapılar ve Gizli Anlaşmalar

ABD siyasetinde "derin devlet" olarak adlandırılan yapılar, İsrail yanlısı lobilerle iç içe geçmiştir. Trump her ne kadar “sisteme karşı” bir lider olarak görünse de, bu lobilerin onayını almadan büyük adımlar atamayacağını biliyordu. AIPAC ve benzeri organizasyonların Trump üzerindeki etkisi, seçim finansmanından medya ilişkilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.


Sonuç: Bağ mı, Baskı mı?

Donald Trump’ın İsrail’e olan sarsılmaz bağlılığı bir sır perdesiyle örtülüdür. Bu bağ bazen bir inançtır, bazen çıkar, bazen de belki… bilinmeyen bir baskı. Gerçek şu ki:

“Siyaset, görünenin çok ötesindedir.
Ve bazen en karanlık bağlar, en parlak vaatlerin içindedir.”


Kudüs’ün Gölgesinde: Trump, İsrail ve Mossad’ın Sessiz Fısıltısı

Bazı dostluklar diplomasinin çizdiği sınırları aşar.
Bazı ittifaklar ise perde arkasında, haritaların ötesinde yazılır.
Donald Trump’ın İsrail’e olan derin bağlılığı, yalnızca siyasal strateji ya da seçim hesabı değil; aynı zamanda daha karanlık, daha sessiz, daha derin bir oyunun parçası olabilir mi?

Bir Bağlılık Öyküsü mü, Bir Zorunluluk Hikâyesi mi?

Trump, başkanlık koltuğuna oturduğu ilk andan itibaren İsrail'e karşı büyük bir sadakat sergiledi. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, Golan Tepeleri’nin egemenliğini tanıması, Filistin davasına yönelik düşman politikalar izlemesi… Tüm bu adımlar, İsrail yanlısı çevrelerde alkışlarla karşılanırken, küresel vicdanda büyük bir kırılma yarattı.

Peki neden?

Bu bağlılık, bir inançtan mı doğuyordu?
Yoksa görünmeyen bir dosya, gizli bir belge, geçmişin karanlık bir hatırası mı onu bu yola itiyordu?

Mossad: Görünmeyen Ellerin Ustası

İsrail’in istihbarat teşkilatı Mossad, dünyanın en etkili istihbarat servislerinden biridir. Operasyonel kabiliyeti, psikolojik savaş alanındaki ustalığı ve Batılı elitlere ulaşma becerisiyle bilinir. Trump gibi geçmişi iş dünyasında derinleşmiş, medya ile yakın ilişkilere sahip bir figürün, hayatı boyunca bazı hassas bilgiler biriktirmiş olması muhtemeldir.

Ve eğer bu bilgiler Mossad’ın elinde ise…

“Gerçek gücü anlamak için ses çıkarmayanları dinlemeyi öğrenmek gerekir.”

Bu ihtimal, Trump’ın İsrail’e olan sadakatini yalnızca politik bir tercih olmaktan çıkarır ve bir zorunluluk, bir kaçınılmazlık haline getirir.

Kudüs: Bir Oy Sandığı mı, Bir Vaatler Diyarı mı?

Trump’ın siyasi yükselişinde Amerikan Evanjeliklerinin payı büyüktür. Bu dini topluluk için İsrail, Mesih'in dönüşünü hızlandıracak ilahi bir toprak parçasıdır. Trump, bu grubun oylarını almak için, dini hassasiyetleri dış politikaya çevirdi. Kudüs kararı bu nedenle atılmış büyük bir zar idi.

Ancak bu yalnızca dini değil, aynı zamanda ideolojik bir bağdı. Kudüs, Trump için bir kutsal taş değil; politik bir madalyondu.

Derin Devlet, Derin Bağlar

Amerikan iç siyasetinde İsrail lobisinin etkisi inkâr edilemez. AIPAC gibi kuruluşlar, yalnızca siyasi bağışlarla değil, medya, akademi ve düşünce kuruluşlarıyla da karar mekanizmalarını etkiler. Trump, her ne kadar sisteme karşı bir figür olarak ortaya çıksa da, bu derin yapının desteği olmadan hiçbir başkan uzun süre ayakta kalamaz.

Trump da bunu bildiği için, sistemin görünmeyen sahiplerine boyun eğmiş olabilir.

"Gücü elinde tutanlar, sandıkta değil; perde arkasında konuşur."

Sonsöz: Zincirler Altın Olduğunda Kimse Onları Kırmak İstemez

Trump’ın İsrail’e olan tutkulu desteği, bir aşk hikâyesi değildir. Bu, çıkarların, dosyaların, inançların ve korkuların iç içe geçtiği bir ittifaktır. Mossad’ın elinde belge olup olmadığını asla kesin olarak bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey varsa, o da Trump’ın İsrail’e karşı körü körüne sadakati tesadüf değil, çok yönlü bir zorunluluktur.

Ve belki de en büyük zincirler, görünmeyen, altın gibi parlayanlardır…


Not: Bu yazı politik analiz amacıyla kaleme alınmıştır ve hiçbir somut delil içermeyen komplo teorilerine kanıt niteliği taşımaz. Ancak tarihin karanlık koridorlarında dolaşmak bazen, bugünü daha net anlamamıza yardımcı olabilir.




Post a Comment

Daha yeni Daha eski