Dünyanın Yarası: Güçlünün Hukuku, Zayıfın Sessizliği

Dünyanın Yarası: Güçlünün Hukuku, Zayıfın Sessizliği

 


İnsanlık, tarihin en karanlık aynasına bir kez daha bakıyor. Bu aynada ne kahramanlar ne de masumlar net seçilebiliyor; sadece güç ve sessizlik arasında sıkışmış bir dünya beliriyor. Gazze’den Sudan’a, Ukrayna’dan Yemen’e kadar aynı sahne oynanıyor: Zenginlerin planları, yoksulların hayatıyla yazılıyor. Ve ne yazık ki, bu sahnede alkışlayan çok, engel olmaya cesaret eden az.


Gazze: Vicdanın Kırıldığı Yer

Gazze bugün yalnızca bir şehir değil — insanlığın utancının coğrafyasıdır.
Yıkılmış evlerin altında sadece taşlar değil, bir halkın umudu da gömülüdür.
İsrail’in insani yardım konvoylarını durdurması, bir ulusun değil, tüm insanlığın yüreğine saplanmış bir hançerdir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri Volker Türk, “uluslararası hukuk test ediliyor” dediğinde, gerçekte test edilen şeyin artık hukuk değil vicdanın kendisi olduğunu biliyordu. Çünkü hukuk, güçlülerin çıkarına göre eğilip bükülüyorsa, orada artık adalet değil, korkunun hükmü vardır.

Ve bu korku, sadece Gazze’yi değil, tüm dünyayı esir almıştır.
Bugün çocuklar bombalardan kaçarken, büyükler açıklama metinleri hazırlıyor.
Bir yanda ölüm, diğer yanda diplomatik sessizlik…
Bu tezat, insanlık tarihinin en acı satırlarıdır.


Sudan: Sessizliğin Açlığa Dönüştüğü Ülke

Afrika’nın kalbinde, Sudan’da açlık artık bir doğal afet değil — bir savaş taktiği.
Silah sesleri kadar tehlikeli olan şey, açlıktan ağlayan bir çocuğun sesidir.
Suya erişemeyen insanlar, hastanelerin kapısında bekleyen anneler, göç yollarında kaybolan nesiller…
Tüm bunlar modern dünyanın ekranlarından izleniyor, ama kimsenin eli kıpırdamıyor.

Bu manzara karşısında sessiz kalan toplumlar, zalimin ortağı değil midir?
Kötülük, sadece silah tutanların suçu değildir — susmayı tercih edenlerin de elindedir.

Bugün savaşları durduramayan liderler, aslında vicdanlarını kaybetmişlerdir.
Ve bir toplum, vicdanını kaybettiğinde; ne ekonomik büyüme, ne teknoloji, ne de diplomasi onu kurtarabilir.


Küresel Sessizlik: Modern Çağın Maskesi

Dünya artık “kimin haklı” olduğunu değil, “kimin güçlü” olduğunu konuşuyor.
Güç, bir ülkenin silah sayısıyla; ahlak, bir liderin açıklamasındaki kelimelerle ölçülüyor.
Oysa insanlığın büyüklüğü, güçte değil — koruduğu zayıfta saklıdır.

Bugün Gazze’de, Sudan’da, Myanmar’da, Yemen’de yaşananlar yalnızca bir bölgesel kriz değil; insanlığın kalp krizidir.
Ve bu krizden çıkış, sadece politikaların değil, vicdanın yeniden inşasıyla mümkündür.


Sonuç: Vicdanın Sınavı

Tarih, güç sahiplerini değil; zalimliğe sessiz kalmayanları yazar.
Bugün bir çocuğun gözyaşı için ayağa kalkan bir sanatçı, bir yazar, bir vatandaş — belki dünyayı kurtaramaz, ama insanlığın yeniden hatırlanmasını sağlar.

Zulüm düzeni kanla beslenir, ama vicdanla boğulur.
Bu çağ, belki de insanlığın son uyarısıdır:
Susarsak, suç ortağı oluruz;
Konuşursak, belki hâlâ umut vardır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski