Sudan’ın Karanlık Yüzü: “Ebu Lulu” ve El-Faşir’de İnsanlığın Sessiz Çığlığı

Sudan’ın Karanlık Yüzü: “Ebu Lulu” ve El-Faşir’de İnsanlığın Sessiz Çığlığı

 

Sudan… Bir zamanlar Nil’in iki kolunun buluştuğu topraklarda umut ve bereketin ülkesi olarak anılırdı. Bugün ise bu kadim topraklar, insanlığın en karanlık sahnelerine tanıklık ediyor. Bir yıldan fazladır kuşatma altında tutulan El-Faşir, son haftalarda adeta bir ölüm çemberine dönüştü. Bu çemberin merkezinde ise, adı artık korkuyla anılan bir figür var: Fatih Abdullah İdris, nam-ı diğer “Ebu Lulu”.

El-Faşir’in Düşüşü ve HDK’nın Kanlı Zaferi

Sudan’ın Darfur bölgesinin kalbi sayılan El-Faşir, uzun süredir Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatma altındaydı. Sudan ordusunun bölgeden çekilmesiyle birlikte şehir, tamamen HDK’nın kontrolüne geçti. Ancak bu bir “askeri zafer” değil, tarihe kanla yazılan bir insanlık trajedisi oldu.

Görgü tanıkları, sivillerin toplu halde infaz edildiğini, kadınların kaçırıldığını, evlerin ve hastanelerin yakıldığını anlatıyor. Yağma, tecavüz, işkence ve keyfi infazlar, El-Faşir’in her sokağında yankılanan dehşet dolu bir sessizliğe dönüştü.

“Ebu Lulu”: Bir Katliamın Yüzü

Bu vahşetin başındaki isim olarak gösterilen “Ebu Lulu”, HDK’nın bölgesel komutanlarından biri. Gerçek adı Fatih Abdullah İdris olan bu adam, Darfur’daki birçok saldırının planlayıcısı olarak anılıyor. Üstelik kendisi, uluslararası tepkilere rağmen, 2 binden fazla sivilin ölümünden “gururla” sorumlu olduğunu dile getirdi.

Bu sözler, yalnızca bir komutanın kibri değil; aynı zamanda savaşın insan ruhunda nasıl bir çürümeye yol açtığının da göstergesi oldu.

Birleşmiş Milletler’in Sessizliği ve HDK’nın İkiyüzlülüğü

Katliam haberleri yayıldığında, Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Af Örgütü, derhal soruşturma çağrısında bulundu. Ancak bu çağrılar, Sudan’daki güç dengelerini değiştirmedi. HDK yönetimi, uluslararası tepkilerin büyümesi üzerine önce “Ebu Lulu”yu tanımadıklarını açıkladı.

Fakat baskı artınca, kameralar önünde sahnelenen bir “tutuklama tiyatrosu” yayımlandı. Görüntülerde “Ebu Lulu” kelepçelenmiş görünüyordu, ama hiçbir bağımsız kaynak onun gerçekten tutuklandığını ya da yargılandığını doğrulayamadı. Bu, uluslararası kamuoyuna verilen geçici bir “sus payı” gibiydi.

Sudan’ın Kanayan Yarası: Darfur

Darfur, 2000’li yılların başından bu yana defalarca soykırım ve etnik temizlikle anıldı. Masalit, Fur ve Zaghava gibi etnik gruplar, sistematik olarak hedef alındı. Bugün yaşananlar, o eski yaraların yeniden kanadığını gösteriyor.

HDK’nın yükselişi, Sudan’daki askeri yönetim boşluğundan beslendi. Bir dönem hükümetin desteklediği bu paramiliter güçler, zamanla kendi savaş ağalarını yarattı. “Ebu Lulu” da bu karanlık sistemin ürünlerinden yalnızca biri.

Uluslararası Toplumun Vicdan Sınavı

Sudan’daki katliamlar karşısında uluslararası toplum yine sınanıyor. Ukrayna’dan Gazze’ye, Myanmar’dan Sudan’a kadar uzanan bir zincirin halkası bu. İnsanlık, seçici bir vicdanla yönetilemez. Bir yerde yaşanan zulme sessiz kalmak, başka bir yerdeki adaletsizliğe zemin hazırlamaktır.

BM’nin, Afrika Birliği’nin ve Arap Ligi’nin açıklamaları kâğıt üzerinde kaldıkça, Ebu Lulu gibiler kendilerini dokunulmaz sanmaya devam edecekler.

El-Faşir’den Yükselen Sessiz Çığlık

Bugün El-Faşir sokaklarında hâlâ dumanlar yükseliyor. Binlerce çocuk, annesini ya da babasını yitirdi. Kadınlar korkudan konuşamıyor. İnsanlık ise suskun.

Sudan ordusu ile HDK arasında süren bu iktidar savaşı, artık bir ulusal kriz değil; bütün insanlığın ortak utancı haline geldi.

 Sudan’ın Ruhunu Kim Kurtaracak?

Ebu Lulu belki bir isimdir; ama asıl mesele, onun temsil ettiği zihniyettir: gücü kutsayan, ölümü sıradanlaştıran, adaleti unutan bir düzen. Sudan’ın kurtuluşu, bu zihniyetle yüzleşmekten geçiyor.

Bir gün adalet yeniden ayağa kalktığında, El-Faşir’de kaybolan her çocuğun sesi, tarihin vicdanında yankılanacak. Ve o gün geldiğinde, “Ebu Lulu” yalnızca bir isim değil, insanlığın karanlığa ne kadar yaklaşabileceğinin simgesi olarak anılacak.



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski