2025: Yeniden Kurulan Düzenin Kırılgan Yılı

2025: Yeniden Kurulan Düzenin Kırılgan Yılı

 

2025: Yeniden Kurulan Düzenin Kırılgan Yılı

2025… Tarihin sayfalarına kazınacak kadar sert, insanlığın hafızasını titretecek kadar ağır bir yıl. Dünyanın nefesinin kesildiği, alışılmış dengelerin yıkıldığı, yeni gerçekliklerin acı ve umut arasında doğduğu bir dönem.

Bu yıl, Washington’da Beyaz Saray’ın kapıları yeniden Donald Trump’a açılırken, siyasi kutuplaşmanın gölgeleri yalnızca ABD’nin değil, küresel düzenin de üzerine çöktü. Diplomasi masaları değişti, ittifaklar sarsıldı, meydan okumalar yeniden yükseldi. Geleceğe dair belirsizlik, rüzgârın yönünü değiştiren görünmez bir el gibi hissedildi.

Aynı zamanda Katolik dünyasının ruhani lideri Papa’nın vefatı, milyonlarca insanın yüreğine hüzün bıraktı. Vatikan’ın tarihi duvarları içinde bir dönem kapanırken, yeni bir liderin nasıl bir yol çizeceği tüm inançlı gözler tarafından merakla izlendi. Bu kayıp, bir devrin sessiz çığlığı gibi yankılandı.

Ukrayna’nın yıpranmış topraklarında savaş, hâlâ bitmek bilmeyen bir acı olarak sürdü. Evler kül oldu, gelecek yerinden söküldü, insanlar gözyaşlarını bile saklayacak güç bulamadı. Aynı anda Gazze’de patlayan her bomba, insanlığın vicdanını bir kez daha sınadı. Coğrafyanın adı farklıydı ama kaybeden hep aynıydı: masumlar.

Sudan’da sessiz bir çığlık yükseldi. Uluslararası toplumun gözleri başka felaketlere çevrilmişken, o topraklarda savaş sessizce canlar aldı. İlgisiz bırakılmış her trajedi gibi, belki en çok da bu nedenle acıydı.

Doğa bile bu çalkantılı yılın yüküne daha fazla dayanamadı. Tufan gibi bastıran seller, cehennem ısısıyla yakan yangınlar… İklim, insanlığın yıllardır duymazdan geldiği bir kehaneti artık tehditkâr bir gerçeğe dönüştürdü. Her yıkım, bize “Vakit daralıyor” diye fısıldadı.


2025, bir çağın aynasıydı.
Kırılgan bir dünya, değişimin sancıları içinde yeniden şekilleniyordu.
Çatışmaların gölgesinde bile bir şey hâlâ kaybolmadı: Umudun inadı.

Çünkü insan, her felaketin ardından yeniden doğar.
Küllerinden yükselen bir irade, geleceği yeniden kurar.
Ve bu yıl da bize öğretti ki:

En karanlık an, şafağın hemen öncesidir.

Dünya ağır bedeller ödedi; fakat bu bedel, barışa ve akla dönüşü hatırlatıyorsa…
Belki 2025, insanlığın kendini yeniden tanımladığı bir milat olarak hatırlanacak.

Kendimize şu soruyu sorma zamanı:
Bu yeniden kurulan dünyada biz nasıl bir iz bırakacağız?

Yazının devamı 👈

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski