Ilyasah Shabazz’ın İstanbul’daki varlığı, yalnızca bir konuşmacının ziyareti değil; şehrin eski taşlarına işlenen yeni bir vicdan çağrısıydı. Boğaz’ın akışıyla birlikte, dünyanın dört bir yanına taşınacak bir mesaj bıraktı:
“İnsanlık, birbirine tutunabildiği sürece ayakta kalır.”
Bu söz, onun konuşmalarının arka planını oluşturan derin bir felsefeydi. Malcolm X’in mücadelesi, yalnızca bir ırka, bir dine, bir topluluğa ait değil; ezilenlerin tümüne açılan ortak bir kapıydı. Shabazz, bu kapıyı İstanbul’da yeniden araladı.
8. Malcolm X’in Mirasının Evrenselliği: Sınırları Aşan Bir Öğreti
Shabazz’ın anlatısında, babasının mesajı adeta bir ışık sütunu gibi yükseliyor:
“Sana yapılan haksızlık yalnızca seni ilgilendirmez; çünkü bir kişiye yapılan haksızlık, insanlığın tamamına karşı işlenmiş bir suçtur.”
Bu ilke, Malcolm X’in yaşamı boyunca şekillendirdiği bir mücadele etiğiydi. Bugün, anti-Müslüman nefret dalgalarına, yükselen popülizme, siyah hayatların değersizleştirilmesine ve küresel sömürü mekanizmalarına karşı hâlâ geçerliliğini koruyor.
İşte bu nedenle Shabazz’ın Türkiye’ye verdiği önem de rastlantısal değil. Ona göre Türkiye, zulme karşı “el uzatan bir vicdan coğrafyası”; mazlum halklarla kurduğu dayanışma, Malcolm X’in düşünce mirasıyla ortak bir zemin oluşturuyor.
9. Türkiye’nin Rolü: Şefkatin ve Direnişin Kesiştiği Yer
Shabazz’ın sözlerinde Türkiye’ye dair dikkat çeken bir naiflik yok; bilakis, bilinçli bir takdir var.
Gazze’de sivillerin korunması, mülteciler için yürütülen insani programlar, küresel krizlerde gösterilen dayanışma…
Bunların tümü Shabazz’ın gözünde Türkiye’yi, “yalnızca bir devlet” olmaktan çıkarıp “insanlık ailesinin aktif bir üyesi” kılıyor.
Onun gözünde Türkiye şu üç kavramla öne çıkıyor:
- Merhamet: Sınır ötesi insani yardımların sürekliliği.
- Cesaret: Uluslararası platformlarda hakkaniyeti savunan net duruş.
- Onur: Mazlum halkların sesi olma iradesi.
Bu duruş, Malcolm X’in evrensel adalet vizyonuyla birbirine bağlanıyor. Shabazz, Türkiye’de yalnızca misafir edilmedi; aynı ideallerin farklı bir coğrafyadaki izdüşümünü gördü.
10. İki Mirasın Buluşması: Malcolm X ve Şule Yüksel Şenler
“Yankılar” sergisinin taşıdığı anlam, iki farklı kıtanın iki güçlü direniş ruhunun buluşmasıydı.
Biri Harlem’in sokaklarında doğan bir adalet çağrısı;
diğeri İstanbul’un mütevazı evlerinden yükselen ahlak ve haysiyet mücadelesi…
Bu iki mirasın kesişimi, küresel insan hakları fikrine kültürel bir derinlik katıyor.
Shabazz bu buluşmayı şöyle niteledi:
“Babamın mirası, dünyayı değiştirme sorumluluğu taşıyan herkese aittir. Bu sergi ise o mirasın yeni bir yankısıdır.”
Bu cümle, İstanbul’daki programın özünü özetliyordu:
tarihin izini sürerek geleceğin vicdanını hazırlamak.
11. Gençlere Mesaj: Korkudan Doğan Cesaret
Shabazz’ın konuşmalarında en güçlü titreşimlerden biri, gençlere yönelik umut ve çağrıydı.
Bugünün gençleri, dünyayı değiştirmek isteyen ama belirsizliklerle boğulan bir kuşağı temsil ediyor. Shabazz, onların içindeki o kırılgan gücü görüp ona yeni bir yön veriyor:
“Korku, insan olmanın doğal parçasıdır. Ama cesaret… işte o, korkuya rağmen adım atma iradesidir.”
Bu söz, yalnızca bir motivasyon cümlesi değil; Malcolm X’in hayatına sinmiş ruhun kelimelere dökülmüş hâliydi.
Bugünün baskıcı düzenleri, algı savaşları, küresel kutuplaşmalar arasında gençler için yeni bir yön çiziyor:
- Adalet için ses olmak,
- Bilgiyle kendini donatmak,
- Kimliğini öz güvenle taşımak,
- Vicdanı dünya sahnesine taşımak…
Shabazz’ın gözünde gençlik, insanlığın yeniden doğuşuna gebedir.
12. Son Söz: Yankılar, Yeni Bir Dünyanın Başlangıcıdır
Ilyasah Shabazz’ın İstanbul’da kurduğu cümleler, yalnızca bir konuşma metni değil; tarih, vicdan ve sorumluluk arasında uzanan bir köprüdür.
Bu ziyaret, Türkiye ile Malcolm X mirası arasında yeni bir bağ oluşturdu. Bu bağ, yalnızca sembolik değil; geleceğe dair ortak bir vizyonun tohumu niteliğinde.
Ve bugün, dünya zulmün ağır gölgesinde titrerken Shabazz’ın sesi hâlâ kulaklarımızda:
“İnsanlık ailesi, birbirinin acısına kayıtsız kalmadığı sürece yenilmezdir.”
Belki de İstanbul’da duyulan bu yankı, yeni bir çağın habercisidir.
Bir vicdan çağı…
Bir adalet çağı…
Bir yeniden diriliş çağı…
