Süveyda’dan Yükselen Direniş: Kudüs İttifakının Provası ve Aslına Dönüşün Şafağı

 



Süveyda’dan Yükselen Direniş: Kudüs İttifakının Provası ve Aslına Dönüşün Şafağı

Suriye topraklarının güney ucunda, dağların sessizliğini yırtan bir uyanışın yankıları duyuluyor. Süveyda… Adı, yıllarca sessizlikle özdeşleşmiş bir şehir. Lakin bugün, bu sessizliğin içinde yankılanan bir çağrı var: Birlik, direniş ve aslına dönüş. Sadece Dürzîlerin değil, Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin ve Türklerin de kalp atışlarını birleştiren bu topraklarda, yeni bir Kudüs İttifakı'nın provası yapıldı – ve bu prova, bir hayal değil, bir hakikatin müjdecisiydi.

Süveyda: Yeni Bir Ruhun Doğum Yeri

Küresel güçlerin cetvelle çizdiği sınırlar, halkları birbirinden ayırmaya yetmedi. Ne dil farklılıkları ne mezhep ayrılıkları, ortak bir vicdanın ve asaletin üzerini örtmeye kâfi geldi. Suriye’nin türlü acılarla kavrulmuş kentlerinden gelen sivil halk, Süveyda'da bir araya gelerek tüm dünyaya şu mesajı verdi:

“Biz halkız. Biz, sınırlarla değil, kardeşliklerle tanımlanırız. Biz, birbirimizin yükünü taşıyarak yükseliriz.”

Bu, yalnızca bir yürüyüş ya da protesto değildi. Bu, yüzyıldır unutturulmaya çalışılan ortak hafızanın, kolektif bilinçle yeniden can bulmasıydı.

Sistemin Çöküşü: Asırlık Projelerin Sonu

Batı’nın ve onun uzantısı olan küresel sistemlerin Ortadoğu’da uyguladığı "böl, yönet ve sömür" projeleri, bir asır boyunca sürdürülmeye çalışıldı. Yapay devletler, baskıcı rejimler, etnik gerilimler ve mezhep savaşlarıyla halklar birbirine düşman edilmeye çalışıldı.

Ama artık bu tiyatronun son perdesi oynanıyor. Çünkü halklar, aslına dönme iradesini keşfetti.

Türk, Kürt, Arap fark etmeksizin; bu toprakların evlatları, yüzlerini yeniden kardeşliğe çevirdiler. Süveyda’da atılan her adım, sadece bir direniş değil; bir ruha, bir geçmişe ve ortak bir geleceğe sahip çıkmanın eylemiydi.

Kudüs İttifakı: Mazlumların Sessiz Antlaşması

Süveyda'da ortaya çıkan tablo, Kudüs merkezli bir vicdan ittifakının habercisidir. Bu ittifakın ne NATO’su vardır, ne Birleşmiş Milletler’i. Onun yasası merhamettir, silahı hakikattir. Süveyda’da yaşananlar, bu ittifakın ilk provasını temsil etmektedir: Sessiz ama kararlı, mazlum ama onurlu bir direniş.

Bu ittifakın öznesi halklardır – devletler değil. Onlar yeni sınırlar değil, eski kardeşlikleri hatırlamakta. Onlar petrol değil, birlikte yaşama iradesine sahip çıkmaktadır.

Aslına Dönüş: Ortadoğu'nun Gerçek Yeniden Doğuşu

Sistemin ve modern çağın zulümle şekillendirdiği kimlikler, yerini gerçek benliklere bırakıyor. Bu, bir geriye dönüş değil; bilakis, hakikate dönüşün ta kendisidir.

Aslına dönmek demek;

  • Bir Kürt'ün bir Türk’ü kardeşi bilmesidir.
  • Bir Arap’ın bir Dürzî’yle ekmeğini bölüşmesidir.
  • Herkesin acısını ortak bir çığlığa dönüştürmesidir.

Bu dönüş, Ortadoğu’ya bir bahar değil; yeni bir asrın habercisi olacaktır.

Sonuç: Dünya Kulak Versin Bu Sessiz Ayak Seslerine

Bugün Süveyda’da yankılanan ayak sesleri, sadece yerel bir hareketin değil, küresel bir uyanışın işaretidir. Küresel sistemlerin yalanlarına, emperyalist haritaların çizgilerine ve medya manipülasyonlarına karşı halklar, artık kendi tarihlerini kendi elleriyle yazmaktadır.

Kudüs İttifakı’nın provası başarıyla tamamlandı. Şimdi sıra, bu kardeşlik ruhunu bölgenin her karış toprağına yaymakta.

Ve dünya bilmeli ki: Aslından koparılmaya çalışılan her millet, bir gün mutlaka özüne döner. Tıpkı Süveyda’dan yükselen ışığın, karanlığı yaran bir yıldız gibi yeniden doğduğu gibi.


Masaya Sürülen Kimlikler: İsrail’in Dürzî Hamlesi ve Gerçeği Seçme Zamanı

Ortadoğu’da barutun kokusu hiç eksik olmadı. Haritalar değişti, isimler değişti ama oyun hep aynı kaldı. Bu oyun, halkları kimlikler üzerinden parçalamak; onları birer piyon hâline getirerek sahte ittifaklarla birbirine düşürmek oldu. Ve şimdi, bu kadim oyunun yeni perdesinde İsrail, Dürzî halkını masaya sürüyor.

Ancak tarih, ne kadar bastırılırsa bastırılsın, hakikat kendini daima hatırlatır. İşte o hatırlayışın eşiğindeyiz. Dürzîler için ise bu, tarihin en kritik dönemeçlerinden biridir.


Dürzîler: Bin Yıllık Sessiz Bilgeliğin Taşıyıcıları

Dürzîler, yüzyıllardır bölgenin en sessiz ama en köklü halklarından biri olagelmiştir. İnançlarıyla gizemi, duruşlarıyla vakar ve sabrı temsil etmişlerdir. Ne var ki bu vakur halk, bugün bir tercih yapmak zorundadır: Ya adaleti pazarlık masasında arayanların oyuncağı olacaklar ya da birlikte yaşamanın, eşitliğin ve gerçek barışın tarafında duracaklar.

İsrail, Dürzîleri sözde koruma adı altında birer stratejik figür hâline getiriyor. Onları hem Suriye'deki gelişmelere müdahale için kullanıyor, hem de kendi iç kamuoyunu ikna edecek bir "azınlık müttefik" figürü inşa ediyor.

Ama bu yolun sonu, birlikte yaşamanın değil; yalnızlaşmanın, köksüzleşmenin ve kullanılmanın karanlık vadilerine çıkar.


Barış İçin Birlikte Yaşamak: Gerçeği Seçmenin Zamanı

Dürzî halkı, ne İsrail’in kalkanı olmak zorunda, ne de onun adına komşularıyla çatışmak zorunda. Asıl olan; Türk, Kürt, Arap ve diğer halklarla yan yana, omuz omuza, adil ve eşit bir yaşam kurmaktır. Bu, sadece barışın değil, onurun da tek yoludur.

Gerçek barış;

  • Tankların gölgesinde değil,
  • Direnen halkların göğsünde doğar.

Gerçek güvenlik;

  • Silahlarda değil,
  • Komşunun selamında saklıdır.

Gerçek aidiyet;

  • Dış güçlerin lütfunda değil,
  • Ortak geçmişin ve ortak geleceğin ışığında bulunur.

İsrail'in Stratejisi: Böl, Koru, Kullan

İsrail'in Dürzî kartı, aslında Filistin’de, Lübnan’da ve Suriye'de defalarca denediği "azınlıkları kullanarak çoğunluğu bastırma" politikasının bir devamıdır. Bu stratejide önce koruma vaadi gelir, sonra destek ve kimlik tanıması… En sonunda ise o azınlıklar yalnız bırakılır, parçalara ayrılır ya da tarihin yükü sırtlarına yüklenir.

Dürzîler, artık bu döngüyü kırmalı.


Barışın Diğer Adı: Eşit Yaşam

Ne İsrail’in korumasına ne de başka bir gücün vaatlerine ihtiyaç var. Gerçek ihtiyaç, halkların birbirini anlamasında ve ortak yarınlar inşa etmesindedir. Dürzî gençliği artık bu kırılgan oyunun figüranı değil; halklar arası bir köprü olmayı seçmelidir.

Bu, hem kendi halklarının hem bölgenin hem de insanlığın kazanımı olacaktır.


Son Söz: Gerçeği Gör ve Yanında Yürü

Ey Dürzî halkı…
Artık bir seçim yapma vaktidir.
İsrail’in masasına konmuş sahte kimlik kartlarından değil,
Kardeşlik sofrasında uzatılan sıcak bir elden medet umun.

Gerçeği seçin:
Çünkü barış, yalnızca silahların sustuğu bir sessizlik değil,
Kalplerin aynı umutla çarptığı bir yaşama iradesidir.



Post a Comment

Daha yeni Daha eski