Bazı filmler vardır; yalnızca bir hikâye anlatmakla kalmaz, milletlerin uykusuz gecelerini, kaybolmuş nesillerin içe gömülü çığlıklarını, toprakla insan arasındaki kopmaz bağı görünmez bir ilmek gibi perdeye işler. Filistin asıllı Amerikalı film yapımcısı ve oyuncu Cherien Dabis’in yeni filmi “All That’s Left of You”, tam da böyle bir yolculuğun kapısını aralıyor. TRT World’e verdiği özel röportaj, bu yapımın yalnızca kişisel bir anlatı değil; kolektif bir hafızanın, bastırılmış bir acının ve tükenmeyen bir direnişin sinematografik yankısı olduğunu yeniden hatırlattı.
Kayıpların İçinde Kalan Hayat: Filistin’in Öyküsü Bir Ailenin Aynasında
Dabis, yeni filminde bir Filistinli ailenin nesiller boyu süren mücadelesini merkeze alıyor. İsrail işgali altındaki yaşamın görünmez yükleri, gündelik hayatın en ince ayrıntılarında yankılanan travmalar ve buna rağmen ayakta kalma iradesi, hikâyenin ruhuna işlenmiş durumda. Film; evleri yıkılmış, toprakları parçalanmış, hayalleri bölünmüş bir halkın hikâyesini bir ailenin kaderinde kristalize ediyor.
TRT World’e konuşan Dabis, projenin doğuşunu “hafızayı koruma çabası” olarak tanımlıyor. Yitip giden şeylerin ardında kalan boşlukların, aslında kimliklerin en derin biçimde şekillendiği yerler olduğunu söylüyor. Bu yapım, adeta bir kuşağın diğerine devrettiği kırık bir aynanın içindeki yansımayı tanıma çabası gibi.
Göçün Gölgesi ve Diasporanın Sessiz Çığlığı
Cherien Dabis, Amerika’da büyüse de köklerinin toprağa bağlılığını her filminde yeniden duyumsatıyor. “All That’s Left of You”, diaspora yaşamının o derin içsel gerilimini de taşıyor: Bir yanda doğulan değil ama hissedilen vatan; öte yanda yaşanan fakat tam anlamıyla ait olunamayan yabancı topraklar.
Röportajda Dabis, çocukluğunun iki dünya arasında salınan kimlik arayışıyla yoğrulduğunu ifade ediyor. Filistin’e dair anlatıların çoğu zaman çarpıtıldığı, silindiği veya bastırıldığı bir ABD medya ikliminde büyüdüğünü ve bunun sinemasını bilinçli bir mücadele alanına dönüştürdüğünü belirtiyor.
Film de bu kırılmanın izlerini taşıyor: Göç etmiş kuşakların kayıpları, geride bıraktıklarıyla kurdukları hayali köprüler, bir gün geri dönebilme umudunun hiç sönmeyen ateşi… Dabis, tüm bu temaları büyük bir sadelik, derin bir zarafet ve sarsıcı bir gerçeklikle işliyor.
İşgalin Anatomisi: Sessiz Şiddetin Sinemadaki Yankısı
“İşgal” kelimesi çoğu zaman yalnızca askerî bir varlığa indirgenir; oysa film, işgalin gündelik hayatta bıraktığı izlerin ne kadar ağır ve çok katmanlı olduğunu tüm sadeliğiyle gösteriyor. Bir evin duvarlarına sinmiş korku, bir çocuğun sessizliğine gömülmüş kaygı, bir annenin her yeni günle tazelenen endişesi… Dabis’in kamerası bu görünmez şiddeti estetize etmeden, romantize etmeden ama şiirsel bir dille aktarıyor.
Röportajda yönetmen, işgalin insan ruhunda açtığı yaraları anlatmanın zor olduğunu, fakat tam da bu nedenle gerekli olduğunu vurguluyor. Filmin ana ekseni, “yaşamak” ile “dayanmak” arasındaki ince çizgide şekilleniyor. Çünkü Filistinliler için hayat, çoğu zaman her sabah yeniden kurulması gereken bir irade.
Bir Halkın Sesi, Bir Sanatçının Vicdanı
Cherien Dabis, Hollywood’un kalıplarına meydan okuyan bir isim. Filistinli karakterleri klişelerden uzak, derinlikli ve insanî yönleriyle anlatması onu çağdaş sinemanın en kıymetli seslerinden biri haline getiriyor. Bu film de onun sanatsal ve etik çizgisinin güçlü bir devamı niteliğinde.
“Bu filmi Filistinlilerin kahramanlıklarını değil, insanlıklarını göstermek için yaptım,” diyor Dabis. Çünkü gerçek güç, çoğu zaman çatışmanın gürültüsünde değil, sessizce sürdürülen hayatta saklıdır.
Filmin Ardında Kalanlar: Bellek, Kayıp ve Umut
“All That’s Left of You”, yalnızca bir acı hikâyesi değil; aynı zamanda bir onarım yolculuğu. Nesilden nesile aktarılan travmanın yanında, nesilden nesile aktarılan umut da var. Film, bu iki duygunun birbirine dolandığı noktada izleyiciyi derin bir yüzleşmeye çağırıyor.
Zira Dabis’in sinemasında umut, göğe bakan bir çocuğun gözlerinde değil; toprağı terk etmeyen bir kök gibi derinlerde filizleniyor. Kayıpların arasında kalan küçük izler, hayatın yeniden kurulduğu o sessiz eşiklerin işaretleri oluyor.
Son Söz
TRT World’e verdiği röportaj, Cherien Dabis’in bu filmi bir sanat eserinden fazlası olarak gördüğünü açıkça hissettiriyor. “All That’s Left of You”, Filistin’in acısını, direncini ve insanlığını sinema estetiğiyle birleştiren güçlü bir tanıklık. Hem kişisel bir ağıt hem de kolektif bir direniş manifestosu…
Dabis’in filmi, izleyiciye şu soruyu fısıldıyor:
Bir halkın elinden alınan her şeyin ardından geriye kalanlar, aslında onun kimliğini yeniden kurmaya yetecek kadar güçlü olabilir mi?
Bu sorunun yanıtı, film boyunca sessizce, şiirsel bir sızı gibi akıyor.
