Türkiye’nin Afrika ile kurduğu bağ, yirmi birinci yüzyılın başında atılan mütevazı fakat kararlı adımlarla filizlenmiş; bugün ise karşılıklı güvenle beslenen, çok katmanlı bir ortaklığa dönüşmüştür. Bu yolculuk, güç gösterisine dayalı bir diplomasi yerine, eşitlik ilkesinin ve karşılıklı saygının rehberliğinde ilerleyen incelikli bir siyasi duruşun sonucudur. Kıtanın ihtiyaçlarını anlamaya, kendi iç dinamiklerine kulak vermeye ve her ülkenin egemenliğine hürmet etmeye dayalı bu yaklaşım, Türkiye’nin Afrika’da neden geniş kabul gördüğünü açıkça göstermektedir.
Bu saygılı duruşun en güncel örneklerinden biri Mali’nin başkenti Bamako’da düzenlenen savunma sanayii fuarıdır. Türkiye’nin Bamako Büyükelçisi Efe Ceylan’ın ifadeleri, bu işbirliği modelinin ruhunu kristal berraklığıyla ortaya koyuyor: “Afrika ülkelerine ‘büyük abi’ gibi kendimizi dayatmıyoruz. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve anlayışa dayanıyor.”
Bu cümle, Türkiye’nin Afrika politikasının omurgasını oluşturan zarif bir prensibi işaret ediyor: Yan yana yürümek, önde değil.
Afrika Açılımının Temeli: Eşitlik ve Karşılıklılık
Türkiye’nin Afrika politikasının kalbinde, kıtayı yalnızca bir pazar veya nüfuz alanı olarak görmeyen; onu kendi kaderini tayin etme hakkına sahip, zengin kültürel ve ekonomik çeşitliliğe sahip bağımsız ülkeler bütünü olarak kabul eden bir vizyon bulunuyor.
Bu vizyon sayesinde:
- Diplomatik temsilciliklerin sayısı arttı,
- Ticari ilişkiler derinleşti,
- Teknolojiden tarıma, enerjiden savunma sanayiine kadar geniş bir yelpazede ortak projeler hayata geçirildi,
- Eğitim bursları, kültürel programlar ve sağlık işbirliği projeleri aracılığıyla halklar arasında sıcak bir köprü kuruldu.
Türkiye’nin kıtaya yönelik politikası, modern diplomasinin en kıymetli unsurlarından birini barındırıyor: karşılıklı faydaya dayalı işbirliği. Bu anlayış, tek taraflı beklentilerin yerini uzun vadeli kazan-kazan yaklaşımına bırakıyor.
Bamako’daki Fuar: Yeni Bir Sayfanın İşareti
Mali’de düzenlenen savunma sanayii fuarı, sadece teknolojik ürünlerin sergilendiği bir alan olmanın çok ötesinde, kıtanın kendi güvenlik kapasitesini geliştirme iradesiyle birleşen bir ortaklık zemini niteliği taşıyor.
Türkiye, bu alanda sunduğu çözümleri Afrika’nın ihtiyaçlarına göre şekillendiriyor; yerel kurumlarla koordinasyon içinde çalışarak hem teknik açıdan hem de pratikte kullanılabilir sistemler sunuyor. Bu yöntem, Afrika ülkelerinin takdirini topladığı gibi, Türkiye’nin güvenilir bir ortak olarak konumunu daha da güçlendiriyor.
Büyükelçi Ceylan’ın sözleri, bu yaklaşımın bir başka yönüne ışık tutuyor:
- Dikte yok, destek var.
- Üstten bakış yok, omuz omuza duruş var.
- Sömürgeci bir yaklaşım yok, kardeşlik temelli bir işbirliği var.
Savunma sanayii fuarı, Türkiye’nin yalnızca ürünlerini tanıtmak için değil, Mali’nin kendi altyapısını geliştirmesine katkı sunmak için de eşsiz bir fırsat yarattı.
Yeni Yatırımların Ayak Sesleri
Büyükelçi Ceylan’ın, “Yakında Mali'ye yeni yatırımlar duyabiliriz.” ifadesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da derinleşeceğinin güçlü bir işareti. Bu yatırımlar, yalnızca ekonomik bir büyüme vadetmiyor; aynı zamanda Mali’nin kalkınma hedeflerine destek olacak, istihdam yaratacak, yerel üretim kapasitesini artıracak ve teknolojik dönüşümünü hızlandıracak adımlar anlamına geliyor.
Bu eğilimin arkasında Türkiye’nin Afrika’ya bakışındaki tutarlılık yatıyor:
Gelişim, birlikte yüründüğünde anlam kazanır.
Afrika’nın Saygısını Kazanan Diplomasi
Bugün Afrika ülkelerinin Türkiye’ye duyduğu güven ve saygı tesadüf değil; yıllar boyunca sabırla inşa edilen, söze değil eyleme dayanan, incelikli ve duyarlı bir politikanın sonucudur.
- Türkiye kıtanın sorunlarını küçümsemiyor, anlamaya çalışıyor.
- Kendi modelini dayatmıyor, yerel çözümlere destek veriyor.
- Ortak geleceğe inanıyor, uzun vadeli ilişkiler kuruyor.
Bu tutum, Afrika’nın kalbinde karşılık buluyor; Türkiye’yi kıtanın gözünde adanmış bir dost, güvenilir bir ortak ve saygın bir aktör haline getiriyor.
Sonuç: Sessiz Güç, Derin İz
Türkiye’nin Afrika politikası, yüksek sesle atılan sloganlardan değil, sakin ve kararlı adımlardan doğan bir hikâye. Kıtayı dinleyen, ona değer veren ve onunla birlikte yürüyen bir anlayış, bugün meyvelerini stratejik ortaklıklarda, ekonomik girişimlerde ve kültürel yakınlaşmalarda veriyor.
Bamako’daki savunma sanayii fuarı ise bu uzun yolun yeni bir durağı; Türkiye ile Mali’nin ortak geleceğine uzanan bir köprü.
Ve o köprünün üzerinde, saygıdan doğan bir kardeşliğin ayak sesleri duyuluyor.
