Dünya Gençliği Filistin İçin Ayağa Kalkıyor**
Küresel çağın hızlı ritmi içinde, çoğu zaman insanlığın vicdanını unutturan gürültülü bir sessizlik dolaşır. Fakat bazı anlar vardır ki, tarihin damarlarında bir kıvılcım çakar. İşte bugün o kıvılcım, dünyanın dört bir yanındaki gençlerin yüreklerinde büyüyen bir ateşe dönüştü. Yılların adaletsizliğine, ezilenlerin sessiz çığlıklarına ve uluslararası politikanın soğuk duvarlarına karşı yükselen bu ateş, Filistin’in kaderine dair yeni bir anlatı yazıyor.
Bir Neslin Uyanışı: Sessizlikten Meydana
Yıllardır işgal, abluka ve yıkımın altında ezilen Filistin halkının dramı, diplomatik söylemlerin arasında kaybolmuş görünüyordu. Fakat dünyanın gençleri bu hikâyeyi unutmadı. Onlar, sosyal medyanın açık gökyüzünde birbirine bağlanan milyonlar; görüntülerin, seslerin ve acıların sınır tanımayan akışında gerçeği çıplak haliyle gördüler.
Bugün Berlin’den Kuala Lumpur’a, İstanbul’dan Santiago’ya kadar sayısız şehirde gençler sokaklara dökülüyor. Ellerindeki pankartlarda sadece öfke değil; insanlığın onuruna duyulan saygı, haksızlığa karşı yükselen kolektif bir haykırış var.
Bu uyanış, İsrail’in ve onun en büyük destekçisi olan ABD’nin uzun süredir endişeyle izlediği bir dönüşüme işaret ediyor: Genç nesil artık susmuyor, razı olmuyor, sorguluyor ve hesap soruyor.
Filistin’in Hikâyesi Dünya Vicdanına Dokunuyor
Bu genç nesli harekete geçiren şey yalnızca politik bir tavır değil; çok daha derin, çok daha insani bir his. Filistin’deki ölüm, göç, yıkım ve acı… Bunlar artık yalnızca haber başlıkları değil; her bir genç için, evrensel adalet arayışının sembolü.
Filistin’in hikâyesi, ezilenin sesini duymaya alışmış bir gençlik tarafından yeniden yorumlanıyor. Bu gençler:
- Çatışmaların gölgesinde bile umudun yeşerdiğini,
- Sessizliğin en büyük suç ortaklığı olduğunu,
- İnsan onurunun bir coğrafyaya sığmayacak kadar büyük olduğunu
çok iyi biliyorlar.
Ve biliyorlar ki adalet için yükseltilen her ses, yalnızca Filistin’e değil, kendi geleceğine sahip çıkan bir insanlık mirasına da hizmet ediyor.
Küresel Sokaklar Yeni Bir Dil Konuşuyor
Bugün kampüslerde boykot çağrıları yankılanırken, sosyal medya meydanlarında milyonlar birleşiyor. Üniversiteler, parklar, şehir meydanları; birer toplumsal vicdan sahnesine dönüşmüş durumda. Her bir genç, tarihin bugün yazıldığına inanıyor ve bu yazıtta kendi imzasının bulunmasını istiyor.
İsrail hükümeti ve ABD yönetimi için bu, uzun zamandır kaçınılmaz görünen bir kırılma ânı. Çünkü artık mesele devletlerin güç hesapları değil; yeni bir küresel neslin adalet duygusu.
Bu nesil; savaşın gerekçelerini, işgalin söylemlerini, siyasi oyunların soğuk mantığını umursamıyor. Onların tek sorusu şu:
İnsan hayatının değeri neden coğrafyaya göre değişiyor?
Ve bu sorunun cevabını vermek kolay değil.
Geleceği Şekillendiren Bir Dalgakıran
Bu küresel gençlik hareketinin gücü, klasik diplomasi koridorlarını aşarak yeni bir siyasal bilincin kapısını aralıyor. Onlar yalnızca slogan atmıyor; boykot ediyor, kampanya yürütüyor, uluslararası hukuku tartışıyor, şirketleri ve devletleri sorumluluğa çağırıyor.
Bu hareket şunu gösteriyor:
Geleceğin dünyasında artık gençler karar süreçlerinin pasif izleyicileri olmayacak.
Adalet talep eden, insan onurunu savunan ve haksızlığın karşısında birleşen bir ruh yükseliyor.
İsrail ve ABD’nin en çok çekindiği şey tam da buydu:
Kontrol edemedikleri, susturamadıkları, yönlendiremedikleri bir küresel vicdan hareketi.
Ve o hareket artık burada.
Sonuç: Filistin İçin Ayağa Kalkan Dünya, İnsanlık İçin Ayağa Kalkıyor
Bugün yükselen sesler yalnızca bir coğrafyayı savunmuyor; dünyanın neresinde olursa olsun zulmün karşısında durmanın onurunu temsil ediyor. Gençlik, tarihin akışına yeni bir yön vermek için meydanda. Her bir adım, geleceğe atılan bir mühür; her bir slogan, insanlığın ortak vicdanında yankılanan bir şiir.
Bu dalga durmayacak.
Çünkü artık bir nesil var ki, yeryüzünün karanlık köşelerine ışık taşımayı görev biliyor.
Ve dünya, bu ışığın neler değiştirebileceğini ilk kez bu kadar net görüyor.
