Hukukun Gölgesinde Derinleşen Üstünlük: Gazze Savaşı Sonrasında İsrail’in Yasama Hamlesi

Hukukun Gölgesinde Derinleşen Üstünlük: Gazze Savaşı Sonrasında İsrail’in Yasama Hamlesi

 

Hukukun Gölgesinde Derinleşen Üstünlük: Gazze Savaşı Sonrasında İsrail’in Yasama Hamlesi

Gazze’de silahların sesi sürerken, başka bir cephede daha sessiz ama bir o kadar belirleyici bir süreç ilerliyor: hukuk. Hayfa merkezli Filistinli hak örgütü Adalah’ın yayımladığı yeni rapor, savaşın başlamasından bu yana İsrail’in Filistinliler üzerindeki üstünlük rejimini derinleştirmek amacıyla 30’dan fazla yeni yasa çıkardığını ortaya koyuyor. Bu tabloyu Zena Tahhan’ın aktardığı bulgular tamamlıyor; manzara, yalnızca askeri değil, kurumsal bir kuşatmayı da işaret ediyor.

Bu yasalar, bir devletin güvenlik reflekslerinin ötesinde, hakların yeniden tanımlandığı, vatandaşlığın katmanlara ayrıldığı ve hukukun eşitlik ilkesinin aşındırıldığı bir döneme işaret ediyor. Adalah’a göre düzenlemeler; ifade özgürlüğünden örgütlenme hakkına, mülkiyetten siyasi katılıma kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyor. Hukuk, bu bağlamda, çatışmanın ardından gelen bir onarım aracı değil; bizzat çatışmanın kendisinin bir uzantısı hâline geliyor.

Rapor, özellikle Filistinli vatandaşları hedef alan cezai ve idari yaptırımların artırıldığını vurguluyor. Sosyal medya paylaşımlarına yönelik ağır cezalar, kamu kurumlarında işten çıkarmaları kolaylaştıran düzenlemeler ve “sadakat” testleri, gündelik hayatın her köşesine sirayet eden bir denetim iklimi yaratıyor. Bu iklimde, suskunluk bile bir savunma değil; zira hukukun dili, niyet okuyan bir sertliğe bürünüyor.

Yasama hamlelerinin ortak paydası, üstünlük rejiminin normalleştirilmesi. Adalah, bu sürecin geçici savaş önlemleri olarak sunulmasına karşın kalıcı etkiler doğurduğunu belirtiyor. Hukukun kalıcılaşan izleri, savaş sona erse dahi silinmesi güç bir miras bırakıyor: Eşitsizliğin kurumsallaşması.

Uluslararası hukuk perspektifinden bakıldığında ise tablo daha da ağırlaşıyor. Ayrımcılık yasağı, ifade özgürlüğü ve kolektif cezalandırma yasağı gibi temel ilkeler, bu düzenlemelerle doğrudan sınanıyor. Adalah, uluslararası toplumu yalnızca kınamaya değil, somut hukuki ve diplomatik adımlar atmaya çağırıyor.

Bu süreç, bize şu soruyu hatırlatıyor: Hukuk, kimin için ve ne adına işletiliyor? Eğer yasa, adaleti değil üstünlüğü tahkim ediyorsa, o zaman metinler çoğalsa da meşruiyet azalır. Gazze’de yıkılan yalnızca binalar değil; hukukun evrensel iddiası da enkaz altında kalıyor.

Sonuçta, savaşın dumanı dağılırken geriye kalan, kelimelerle örülmüş duvarlar oluyor. Ve bu duvarlar, tanklardan daha sessiz ama daha kalıcı. Adalah’ın raporu, tam da bu sessizliğin içindeki gerçeği görünür kılıyor: Üstünlük, artık yalnızca sahada değil; maddeler, fıkralar ve imzalarla hüküm sürüyor. TRT WORLD 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski