Afrika’nın kadim topraklarından Orta Doğu’nun kalbine uzanan diplomatik bir randevu, bu kez Mar-a-Lago’nun parlak salonlarında yazılıyor. İsrail Başbakanı **Benjamin Netanyahu ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, yıl içinde altıncı kez yüz yüze gelecekleri toplantı için bir araya geliyor — ancak bu buluşma sadece iki lider arasında resmi bir görüşme değil; bölgesel kaderi belirleyen huzursuz bir satranç oyununun yeni hamlesi olarak okunuyor.
Bu buluşma, İsrail’in Gazze’deki ateşkesin ikinci aşamasını ilerletme arayışları, insani yardımların yetersizliği, işgal altındaki Batı Şeria’da yasa dışı yerleşimlerin genişlemesi ve uluslararası hukukla ilgili derin kaygılar gibi kritik konuların gölgesinde gerçekleşiyor. Şu anda Trump’ın ev sahipliğinde yapılacak görüşme, tarafların Aralık 2025 itibarıyla son dönemde üzerinde uzlaşmaya çalıştığı ateşkesin “ikinci aşamasını” tartışmayı hedefliyor — bu, 10 Ekim 2025’te yürürlüğe giren ilk ateşkesi takip eden dönemin kilit adımı sayılıyor.
Netanyahu ve Trump’ın bu yıl içinde altıncı buluşması, iki lider arasında hem işbirliğinin hem de derin görüş ayrılıklarının anbean yaşandığını gösteriyor. ABD’nin Trump yönetimi çatışmayı sona erdirmek amacıyla ortaya koyduğu 20 maddelik barış planı, Hamas’ın silahsızlandırılması, uluslararası bir güvenlik gücü yerleştirilmesi ve İsrail’in Gazze’den aşamalı çekilmesini öngörüyor. Ancak uygulamada en zor konulardan biri, bu planın taraflar arasında geniş kabul görmesi ve Ateşkes’in sürdürülebilir bir barışa dönüşebilmesi.
Bu duruşmanın ardında yatan çekirdek meselelerden biri, Gazze’deki insani krizin derinleşmesi. Ateşkesin yürürlüğe girmesine rağmen bölgede halen ciddi insani sıkıntılar sürüyor, kış yağmurlarının çadır kamplarını sular altında bırakması ve temel ihtiyaç malzemelerine ulaşımın sınırlı olması, uluslararası yardım örgütlerinin tepkisini çekiyor. Bu ortamda, Trump’ın ateşkesi bir barış planına dönüştürme çabaları, Netanyahu’nun güvenlik öncelikleriyle gerilim yaratıyor.
Bir başka gergin alan da Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesi ve bunun uluslararası toplumun tepkisini çekmesi. Yerleşimler, uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilirken, İsrail hükümetinin bazı yetkilileri bu bölgelerdeki yerleşim faaliyetlerine siyasi ve güvenlik gerekçeleriyle destek veriyor. Bu durum, diplomatik temasları daha da karmaşıklaştırıyor ve Trump-Netanyahu görüşmesini sadece bir ateşkesin geleceğini tartışma zemini olmanın ötesine taşıyor.
Toplantının ana gündemi, ateşkesin sürdürülebilirliğini sağlamak, Gazze’de yeniden yapılanmayı hızlandırmak, bölgesel güvenliği istikrara kavuşturmak ve Trump yönetiminin barış planını somut adımlara dönüştürmek. Ancak bu süreç, taraflar arasındaki güven eksikliği, farklı öncelikler ve artan şiddet olayları nedeniyle kolay değil. Her iki liderin de kendi siyasi ve stratejik gündemleri, bu görüşmede denge bulmaya çalışacağı dinamik unsurlar olacak.
Sonuç olarak, Netanyahu ile Trump’ın bu altıncı görüşmesi, sadece bir diplomatik tören değil; bölgede barış umutlarıyla kırılgan ateşkeslerin, insani trajedilerin ve uluslararası hukukun sınandığı bir dönemin yansımasıdır. Bu buluşma, Orta Doğu’nun geleceğine dair zor sorulara yanıt arayan bir arayışın ifadesidir — ama aynı zamanda çözümün ne kadar karmaşık ve kırılgan olduğunu da gözler önüne seriyor. TRT WORLD 👈
