Devlet Hastanesinde Bir Randevu Şoku: Duyarsızlığın 20 Metrekarelik Yankısı

 



Devlet Hastanesinde Bir Randevu Şoku: Duyarsızlığın 20 Metrekarelik Yankısı

Modern çağda sağlık, artık yalnızca tedavi değil; aynı zamanda bir sistemle, bir takvimle, hatta bir algoritmayla yürütülen dijital bir disiplin hâline geldi. Ancak teknolojinin disipline ettiği bu sistem, bazen insanı göz ardı eden soğuk bir duvara dönüşebiliyor.

Geç kalmıştınız, evet. Dakikaların esiri olmuş, belki trafikle, belki başka bir sağlık kurumu süreciyle ya da sadece hayatın kendisiyle mücadele etmiştiniz. Yine de geç de olsa geldiniz. Bir umutla, bir mahcubiyetle… Bekleme salonunda tek bir hasta yoktu. Ne kalabalık ne telaş… Sadece siz vardınız. Ve yine de “randevu süreniz geçti” denilerek geri çevrildiniz.

Bu, yalnızca bir randevu iptali değil.
Bu, insanın insana temasının kesildiği bir an.
Bu, hekimliğin sadece sistemdeki saatlere hapsedildiği, şefkatin ise kapı arkasına saklandığı bir suskunluktu.


20 Metrekarede Kurulan Otorite

Diş polikliniği küçük bir alandı: belki 20 metrekare… Ama orada hüküm süren bir otorite vardı.
Sistemin verdiği yetkiyle kendini kutsayan bir masa, arkasında suskun ama otoriter bir hekim…
Ruhsuzca işleyen bir prosedür ve işin sonunda insanı dışlayan bir karar.

“Geç kaldınız,” dediler.
“Bekleyen hasta yok,” dediniz.
“Yine de sizi alamayız,” dediler.
İşte burası, kamu hizmetinin “insan”dan uzaklaştığı, kişisel iktidar alanlarının sistem kisvesiyle meşrulaştırıldığı noktadır.


Hekimlik: Bir Duruştur, Sadece Saat Değil

Hekimlik, sadece saatleri takip etmek değildir.
Bazen bir hastanın gözündeki telaşı görmek, bazen sistemin katı duvarlarını yumuşatmaktır.
Hekimlik, 08.45'te değilse 09.02'de de başlar — çünkü insana yöneliktir.

Elbette düzen önemlidir, elbette herkes zamanında gelmelidir.
Fakat sistemin özü, insana hizmettir.
Ve eğer o sistem, insanı yok sayarak çalışıyorsa, artık hizmet değil, sadece mekanik bir yönetim biçimidir.


Yan Gel Yat Doktor: Ruhsuz Düzenin Anatomisi

O gün gördüğünüz doktor, belki randevusuz bir hastayı kabul ederse sistem ceza keser diye düşündü.
Belki sadece koltuğunda oturup günü tamamlamayı seçti.
Ama unutulmamalıdır:
“Doktorluk bir meslek değil, bir duruştur.”

Ve hasta geldiğinde, yalnızca saati değil, yaşanmışlığı da dinlemektir.
Ama bu hekim, duymadı.
Siz oradaydınız.
Koridor boğazına kadar sessizdi.
Ama sistem gürültüyle sizi geri itti.


Son Söz: “Geciken Hasta Değil, Geciken Merhamettir”

Bu makale, bir şikâyet değil.
Bir çağrıdır.

Devlet hastaneleri; halka hizmetin kutsal alanlarıdır.
Orada kurulan her otorite, halka karşı sorumlulukla dengelenmelidir.
Çünkü geciken siz değildiniz sadece…
Geciken, anlayıştı.
Geciken, empatiydi.
Geciken, merhametti.

Ve en çok da,
geciken insanlıktı.



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski