Kişisel Almamak: Başkalarının Sözleri, Bizim Gerçeğimiz Değildir

 Kişisel Almamak: Başkalarının Sözleri, Bizim Gerçeğimiz Değildir

Don Miguel Ruiz’in Işığında İçsel Özgürlük Üzerine Bir Yolculuk

Hayat, yankılarla dolu bir vadidir. Kimi zaman bu yankılar bize yöneltilmiş gibi gelir: bir bakış, bir söz, bir suskunluk. Ancak o yankıların kaynağı biz değilizdir çoğu kez. İnsanlar konuşur, düşünür, davranır; fakat bunların çoğu kendi iç dünyalarının, inanç kalıplarının, korkularının ve beklentilerinin bir yansımasıdır. İşte tam bu noktada Don Miguel Ruiz’in "Dört Anlaşma" adlı ölümsüz eseri bize nazikçe fısıldar: “Hiçbir şeyi kişisel algılama.”

Bu anlaşma, içsel özgürlüğün kapısını aralayan en güçlü anahtarlardan biridir. Çünkü biri sizi överse, bu onun dünyasındaki algının bir ürünüdür; biri sizi yererse, bu da onun içsel fırtınasının bir yansımasıdır. Siz ne yüceltilen bir dağsınız, ne de yerle bir edilmiş bir çukur. Siz, sadece sizsiniz—özgün, eşsiz ve bağımsız bir varlık.

Kişiselleştirmek Zihinsel Esaretin Bir Biçimidir

Birinin söylediği olumsuz bir sözü günlerce taşımak, aslında kendi yaramıza başkasının tuzunu sürmek gibidir. Oysa Ruiz’in ifadesiyle, başkalarının söyledikleri onların gerçekliğidir, bizim değil. Her birey, kendi inanç sisteminin gözlüğünden bakar dünyaya. O gözlük, bazen bulanık, bazen kırıktır. Ve çoğu zaman baktıkları biz değiliz, kendi yansımalarıdır.

Yargılayan Bir Dil, Yaralı Bir Kalpten Doğar

Biri sizi anlamıyorsa, belki de anlamadığı kendisidir. Biri sizi küçümsüyorsa, belki de içindeki değersizlik duygusunu başkalarına projekte ediyordur. O hâlde neden bu yükleri sırtınıza alasınız ki? Başkalarının yargıları sizin ruhunuza yapışmak zorunda değil. Bırakın aksınlar, rüzgârın savurduğu yapraklar gibi...

Özgürlük, Duyguların Efendisi Olmaktan Geçer

Hiçbir şeyi kişisel algılamamak demek, kalpsiz olmak demek değildir. Aksine, bu anlayış sizi daha yumuşak, daha duyarlı ve daha bilinçli bir hale getirir. Çünkü siz artık başkalarının fırtınalarına gemi olmamayı seçmişsinizdir. Siz, kendi duygularınızın efendisi olmuşsunuzdur. Bu da gerçek özgürlüğün ta kendisidir.

Sonuç: Kendi Merkezinde Sarsılmaz Kalabilmek

Don Miguel Ruiz’in çağrısı nettir: "Başkalarının ne düşündüğü sizi tanımlamaz." Bu sade ama derin öğreti, yaşamın her alanında bir kalkan gibi bizi korur. Evet, insanlar düşünür, konuşur, hatta incitir. Fakat siz, eğer izin vermezseniz, hiçbir söz sizi yaralayamaz. Çünkü onların gerçeği onların olsun; siz kendi öz ışığınızda yürümeye devam edin.

Ve unutmayın, gökyüzü hiçbir bulutu kişisel algılamaz. Siz de gökyüzü gibi olun: geniş, kapsayıcı ve özgür.


Sözler Sana Değil, Söyleyene Aittir

Bir söz düştü yüreğine,
Ama bil ki senin değildir.
Bir bakış geçti üzerinden,
Ama o gözler kendi karanlığını görür.

Sana yönelen her kelime,
Bir aynadır sadece.
Kimi kendi yarasını görür sende,
Kimi kendini büyütür, seni küçülterek.

Alma içeri, bırak dışarda kalsın,
Dalgalar kıyıyı döver ama taş yerinden oynamaz.
Rüzgâr, bulut getirir, yağmur yağdırır belki,
Ama gökyüzü incinmez, hep aynı kalır sonsuz maviliğiyle.

Sen, başkalarının fırtınasına liman olmak zorunda değilsin,
Sen, kendi iç denizinde sakinsin.
İnsan, sadece bildiği dilden konuşur,
Ve çoğu zaman söylediği, seninle değil, kendisiyle ilgilidir.

Affet, unutma ama yüklenme,
Ne övgü seni göklere çıkarsın,
Ne yergi toprağa batırsın.
Çünkü sen ne onların sözüsün,
Ne de onların suskunluğu…

Sen, kendi ışığında yürüyen bir yolcusun,
Gölgeye aldanma, nur sende saklı.
Kim ne söylerse söylesin,
Sen sadece kalbini dinle.
Ve hatırla:
Her söz, sahibinin aynasıdır.
Sen yansıma değil, öz’sün.




Post a Comment

Daha yeni Daha eski