İnsanlık Onuru: Başkasının Acısına Verilen Yanıt
Filozof İoanna Kuçuradi, insanlık onurunu tek bir cümleyle özetler:
“İnsanlık onuru, sizin başınıza gelene değil, başkasının başına gelen ‘bir şey’e karşı, sizin nasıl tavır aldığınızdır.”
Bu söz, bireyin kendisini merkeze koyan dar bir bakış açısını aşmasını; ötekinin acısına, hak ihlaline ve maruz kaldığı haksızlığa karşı duyarlılıkla hareket etmesini öğütler. Zira onur, yalnızca kendi yaşamımızda dik durmak değil, başkasının yaşam hakkını, özgürlüğünü ve değerini de savunabilmektir.
Onurun Ölçüsü: Ötekinin Yaşantısı
Bir insan kendi acısına dayanabilir, kendi yükünü sırtlayabilir. Ancak gerçek sınav, başkasının acısıyla karşılaştığında ortaya çıkar. Zulme uğrayan bir komşu, işkence gören bir toplum, açlıkla boğuşan bir çocuk ya da haksız yere mahkûm edilen bir insan… Onların yaşadıklarına gösterilen tepki, insanlık onurunun ölçüsünü belirler.
Suskunluk, görmezden gelme veya kayıtsızlık, onuru zedeler.
Dayanışma, hak savunusu ve empati ise onuru büyütür.
Etik Bir Durak: Seyirci mi, Tanık mı?
Dünya, her gün acıların, savaşların, adaletsizliklerin sahnesi. Bu tabloda birey, iki seçenekle karşı karşıyadır:
- Seyirci olmak: Başkasının yaşadığı trajediyi izlemek, fakat kendi konfor alanından çıkmamak.
- Tanık olmak: Acıya, haksızlığa ve insana dair yozlaşmalara kayıtsız kalmamak; gerektiğinde sesini yükseltmek.
İnsanlık onuru, seyirci kalmayı reddedenlerin safında parıldar.
Günümüz Dünyasında Kuçuradi’nin Çağrısı
Bugünün küreselleşmiş dünyasında, herhangi bir yerde işlenen haksızlık yalnızca oranın meselesi değildir. Bir yerde çiğnenen insan hakları, başka bir yerde vicdanları yaralar. Kuçuradi’nin sözü, tam da bu çağın ruhuna hitap eder: Başkasının uğradığı haksızlığa kayıtsız kalmamak, insan olmanın en temel sorumluluğudur.
Bu sorumluluk;
- Hak ihlallerine karşı durmak,
- Sessizlerin sesi olmak,
- Dayanışma kültürünü büyütmek,
- Kendi çıkarını değil, ortak insanlık değerini öncelemekle hayat bulur.
Sonuç: Onur, Eylemdir
Onur, yalnızca bir soyut kavram değil, yaşanan bir eylemdir. İnsanlık onuru, başkasının başına gelen “bir şey”e gösterilen tepkiyle, alınan tavırla, ortaya konulan etik duruşla gerçeklik kazanır.
Kuçuradi’nin hatırlattığı gibi, insanlığımızı sınayan şey kendi başımıza gelenler değil, başkalarının başına gelenlerdir. Çünkü başkasının onuru korunmadığında, aslında hepimizin onuru zedelenir.