Dijital çağın en büyük mirası, insanlığın kolektif hafızasını sanal bir ağda saklaması oldu. İnternet, düşüncelerimizin, sanatımızın, bilimsel keşiflerimizin ve günlük hayatımıza dair sıradan ayrıntıların sonsuz arşivi gibi görünüyordu. Ancak bugün, bu “sonsuz” sandığımız hafıza hızla eriyor. Conversation’da yayımlanan son analizler, bildiğimiz anlamıyla internetin yalnızca üç yıl ömrü kaldığını öne sürüyor.
Yapay Zekânın Gölgeleri
İnternetin yeni içerik üretim dinamiği, kökten değişmiş durumda. Artık içeriklerin büyük kısmı insanlar tarafından değil, yapay zekâlar tarafından üretiliyor. İstatistikler, yapay zekâ kaynaklı metinlerin, görsellerin ve videoların insan elinden çıkanları geride bıraktığını gösteriyor. Bu durum, bilgi okyanusunu dolduruyor ama aynı zamanda bulanıklaştırıyor.
Gerçek ile kurgu, deneyim ile simülasyon arasındaki sınır her geçen gün siliniyor. İnsanların ürettiği özgün düşünceler, birer damla gibi bu dev yapay akışın içinde kaybolmaya başladı. Geleceğin internetinde insan sesi, yapay yankıların uğultusunda boğulma tehlikesiyle karşı karşıya.
Kayıp Bağlantılar ve Dijital Çürüme
Sorun sadece içerik bolluğu değil, aynı zamanda içerik kaybı. Yıllar önce üretilen makaleler, araştırmalar, hatta kişisel blog yazıları, bozulan linkler ve kapanan siteler yüzünden ortadan kayboluyor. “404 – Not Found” hataları, aslında dijital çağın mezar taşları.
Arşivlenmemiş sayfalar, unutulmuş forumlar, erişilemeyen kaynaklar… Hepsi internetin çöküşünün sessiz işaretleri. Bu dijital çürüme, insanlığın hafızasını parça parça silip götürüyor. Bir zamanlar umutla “asla kaybolmaz” diye yüklediğimiz her içerik, aslında görünmez bir yok oluş sürecinde.
Veda mı, Dönüşüm mü?
Eğer bu gidişat değişmezse, üç yıl içinde bildiğimiz internetin yerini bambaşka bir ağ alacak. Bu ağda:
- İnsan içerikleri azınlıkta olacak,
 - Tarihsel hafıza silikleşecek,
 - Gerçek ile kopya arasındaki fark ayırt edilemez hale gelecek.
 
Ama bu aynı zamanda bir dönüşüm ihtimalini de barındırıyor. Dijital arşivleme girişimleri, merkeziyetsiz web projeleri ve etik yapay zekâ kullanım ilkeleri sayesinde internetin özü korunabilir. İnsanlık, teknolojiyi kontrol eden değil, teknoloji tarafından kontrol edilen olmamayı seçebilir.
Sonuç: Bir Hafıza Mücadelesi
İnternet, sadece veri akışından ibaret değil; aynı zamanda insanlığın ortak hikâyesi. Eğer bu hikâyeyi koruyamazsak, üç yıl sonra elimizde devasa bir yapay zeka çölü, kaybolmuş insan seslerinin gölgeleri kalacak.
Bugün atılacak her adım, geleceğin internetini belirleyecek. Ya hafızamızı diri tutup insan merkezli bir ağ inşa edeceğiz, ya da tarihin en büyük kültürel kaybına tanıklık edeceğiz.
