Ateşin İçinde Filizlenen Bir Hayat: Baraa al Jarjawi’nin Sessiz Direnişi ve Umudun Tıbbî Bir Duaya Dönüşen Yolculuğu

Ateşin İçinde Filizlenen Bir Hayat: Baraa al Jarjawi’nin Sessiz Direnişi ve Umudun Tıbbî Bir Duaya Dönüşen Yolculuğu

Gazze’nin harabeye dönmüş sokaklarında, dumanın gökyüzüne karıştığı dar geçitlerde, bir yandan yaşam, diğer yandan ölüm her an birbirine dokunarak akıyor. Bu topraklarda çocuklar büyümüyor; adeta zamanın kırık aynasında hızla olgunlaşıyor. İşte böyle bir dünyanın içinde, genç bir kızın hikâyesi, umudun küle döndüğü bir coğrafyada parlayan bir yıldız gibi yükseldi: Baraa al Jarjawi.

O, yalnızca bir öğrenci değil. O, insanlığın en karanlık sınavlarının arasından geçen, fakat bu karanlıkta kendi ışığını üreten bir iradenin adı. Soykırımın gölgesi, kıtlığın pençesi, bombardımanların hiç dinmeyen uğultusu ve her gün ölümle yüz yüze gelme korkusu… Tüm bunlar, başka birinin ruhunu paramparça edebilirdi. Fakat Baraa, bu yıkımın içinden bir tavır, bir duruş, bir anlam çıkardı. Kalemini bir sığınağa, defterini bir barikata dönüştürdü.

Ve sonunda, lise sınavlarında yüksek bir başarıya imza atarak, yalnızca kendi geleceğini değil, Gazze’nin ayakta kalma iradesini de temsil etti.


Bir Çocuk Değil, Bir Direniş Manifestosu

Baraa’nın sınav başarı hikâyesi, normal bir eğitim başarısının çok ötesinde. Çünkü onun sınıfı, bir bina değildi; yıkıntıların arasına kurulan bir gölge, bir battaniyenin altına gizlenen bir ışık, bir anlık sessizliği fırsata dönüştüren bir irade oldu.

Bombalar patlarken, şehir titrerken, insanlar koşarken o ders çalışıyordu. Çünkü biliyordu ki bilgi, Gazze’de yalnızca bir umut değil; yarına açılan tek kapıydı. Her karanlık gecede, notlarını görebilmek için mum ışığı bulamadığı zamanlarda bile, kalbiyle ezberledi. Çünkü onun eğitimi, hayata tutunmanın ta kendisiydi.


Tıbbın Bir Meslek Değil, Bir Dua Olduğu Topraklar

Baraa’nın doktor olma hayali, yalnızca kişisel bir hedef değil. Gazze’de tıp, bir meslek değil; kanayan yaralara sürülecek bir dua, bir merhamet ritüeli, terk edilmiş insanlığın yeniden onarılması için atılan bir adım.

Her gün bombalanan hastaneler, yetersiz ilaçlar, kesintiye uğrayan ameliyatlar, doktorların açlıkla mücadele ederken can kurtarmaya çalıştığı o görünmez cephe… Bu manzaraya defalarca tanıklık eden Baraa, mesleği sadece istemedi; onu gerekli gördü. Çünkü kendi hayatı, bir doktorun yokluğunda defalarca ölümle yüz yüze geldi.

Bir gün beyaz önlüğü giydiğinde, o önlük yalnızca temsili bir sembol olmayacak. Gazze’nin küllerinden yükselen yeni bir düzenin, yeni bir nefesin, yeni bir onarım çabasının adı olacak.


Eğitim Bir Haktır; Fakat Gazze’de Bir Mucizedir

Dünyanın birçok yerinde eğitim, devlet güvencesi altında rutin bir yolculuk. Ancak Gazze’de eğitime ulaşmak, su bulmak kadar zor, nefes almak kadar kıymetli bir mücadele. Okullar hedef olur, öğretmenler şehit olur, öğrenciler sıralarından değil, çadırlarından kalkar.

Bu nedenle Baraa’nın başarı hikâyesi, yalnızca bir sınav sonucu değil; bir milletin yıkılmayan ruhunun tezahürü. Bombaların gölgesinde bile matematik çalışmak; kıtlığın ortasında bile edebiyat ezberlemek; ölümle burun buruna yaşarken bile geleceğe yatırım yapmak…

Bu, insan iradesinin en üst seviyesidir.


Bir Kızın Başarısı, Bir Halkın Çığlığıdır

Baraa’nın ismi, bugün Gazze’de yaşayan herkes için bir sembole dönüştü. Çünkü o, “eğitim imkânsızdır” diyenlere karşı bir cevap; “gelecek bitti” diyenlere karşı bir umut; “direnmek anlamsız” diyenlere karşı bir hakikattir.

Her sınav kağıdına attığı imza, aslında Gazze’nin var olma mücadelesine atılan yeni bir mühürdür. Ve onun hikâyesi, dünya için, insanlığın en zor zamanlarda bile vazgeçmeyen bir ruha sahip olduğunu hatırlatan güçlü bir hatırlatmadır.


Sonuç: Baraa’nın Adı Geleceğin Küllerinden Doğacak

Bugün Baraa al Jarjawi, genç bir kız olarak doktor olma yolunda ilerliyor. Yarın o, belki de Gazze’nin yaralarını saran ellerin sahibi olacak. Belki bir annenin çocuğunu yeniden hayata döndüren nefesi, belki bir gencin umutla baktığı gözlerin ardındaki çare…

Ama ne olursa olsun, o şimdiden insanlığın ortak hafızasında bir şey başardı:

Küller içinden bir gelecek yaratılabileceğini kanıtladı.

Baraa’nın hikâyesi, Filistin’in karanlığında parlayan bir yıldız gibi, hem bugünün hem de yarının yolunu aydınlatıyor.

Ve bu hikâye, sadece bir öğrencinin değil; tüm bir halkın yeniden doğma iradesinin şiirsel bir kaydı olarak tarihe yazılıyor.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski