Yeni Yerleşim Planı ve Filistin’in Daralan Ufukları

Yeni Yerleşim Planı ve Filistin’in Daralan Ufukları

İşgal altındaki toprakların üzerinde ağır bir sis gibi çöken belirsizlik, son günlerde daha da yoğunlaştı. İsrail’in eski Qalandia Havalimanı arazisinde 9.000 konutluk yeni bir yerleşim inşa etme planını ilerletmesi, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını kökten dönüştürmeye hazırlanıyor. Bu yerleşimin 50.000’den fazla yerleşimciyi barındırması öngörülüyor; yani sadece yeni bir konut alanı değil, haritanın ruhunu yeniden şekillendiren bir müdahale olarak okunuyor.

Bu topraklarda her yeni beton dökülürken, Filistinlilerin yaşam damarlarından biri daha kesiliyor. Qalandia, Kudüs ile Ramallah arasında uzanan en kritik bağlardan biri; onun üzerinde inşa edilecek bir yerleşim, sadece mekânsal bir bölünme değil, tarihsel bir yabancılaşmanın da mühürlenmesi anlamına geliyor.

Bir Havalimanının Hatıraları

1960’ların başında açılan Qalandia Havalimanı, bir zamanlar Filistinlilerin dünyaya açılan kapısıydı. Pasaport kontrolünden geçen yolcuların ayak sesleri, uçak motorlarının gürültüsü ve uzaklara uzanan umutlar… Bugün ise pistleri paramparça, kuleleri sessiz, telleri paslı bir duvarın gölgesinde. O sessizliğin üzerine kurulmak istenen yerleşim, Filistinlilerin sadece geçmişine değil, geleceğine de bir çizgi çekiyor.

İsrail’in planı, bölgedeki Filistin mahallelerinin birbirinden kopmasına, ulaşım koridorlarının bölünmesine ve Kudüs’ün kuzeye açılan damarlarının kesilmesine yol açacak. Bu nedenle Filistinli yetkililer, projeyi “bir devlet hayalinin kalbine saplanan bıçak” olarak tarif ediyor.

Coğrafyanın Yeniden Yazımı

Uluslararası hukuka göre işgal altındaki topraklarda yerleşim inşa etmek yasadışı. Buna karşın İsrail, bu projeyi “başkent çevresindeki altyapıyı geliştirme” gerekçesiyle meşrulaştırmaya çalışıyor. Fakat planın ruhunda, haritanın sınırlarını genişletme, kontrolü derinleştirme ve nüfus dengelerini kalıcı biçimde değiştirme amacı açıkça hissediliyor.

Yerleşim gerçekleştiğinde:

  • Kudüs’ün kuzeyi ile Ramallah arasındaki akış daha fazla daralacak.
  • Filistinlilerin şehirler arası hareketi daha da karmaşık hale gelecek.
  • Bağımsız bir Filistin devletinin başkenti olarak Doğu Kudüs vizyonu daha da silikleşecek.

Bu değişimler sadece politik değil; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve duygusal bir parçalanmayı beraberinde getiriyor. Çünkü bir coğrafya bölündüğünde, onun belleği, hikâyeleri ve insanları da parçalanır.

Filistinlilerin Endişesi: Kapanan Ufuklar

Qalandia çevresindeki Filistinliler, sadece yollarını kaybetmekten değil, kimliklerinin mekânsal dayanaklarının silinmesinden korkuyor. Yerleşim, Kudüs’ün Filistin tarafını çerçeveleyen bir kuşatma hattı gibi işliyor. Böylece Filistinlilerin sosyoekonomik merkezlere erişimi zorlaşıyor, gündelik yaşamın basit akışı bile bir mücadelenin parçası haline geliyor.

Bu nedenle, planın açıklanmasıyla birlikte bölgede derin bir kaygı hâkim. Birçok Filistinli bu hamleyi, “iki devletli çözümün kalan son ihtimalini de zayıflatan stratejik bir adım” olarak görüyor.

Uluslararası Toplumun Sessizliği

Dünya başkentleri bu projeye dair endişelerini dile getirse de güçlü bir diplomatik baskı henüz görünmüş değil. Sessizliğin ardında alışkanlık mı var, yorgunluk mu, yoksa politik çıkarların soğuk hesapları mı? Filistinlilerin gözünde bu sessizlik, her yeni yerleşimle biraz daha ağırlaşan bir yalnızlığa dönüşüyor.

Bir Ufkun Kapanışı mı, Yeni Bir Direncin Doğuşu mu?

Qalandia üzerindeki yerleşim planı, bölgenin geleceğine dair karanlık bir gölge düşürüyor. Fakat tarih bize gösteriyor ki, toprak daraldıkça insanlar hikâyelerine daha sıkı sarılır; baskı arttıkça özgürlük arzusu yeni biçimler bulur.

Filistinliler için bu proje, hem bir kaybedişin hem de bir hatırlayışın anı: Köklerin derinini, kimliğin gücünü ve adalet arayışının bitmeyen yolculuğunu hatırlatan bir an.

Bu coğrafyada hiçbir taş, hiçbir duvar ve hiçbir proje, insanların yaşama hakkını, bir kimliğin geleceğe yürüyüşünü tamamen silemez. Qalandia’nın eski pistlerinde artık uçaklar kalkmıyor olabilir; fakat özgürlük talebinin sesi hâlâ aynı berraklıkla göğe yükseliyor. TRT WORLD 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski