GAZZE’DE “YUNAN PLANI” İDDİASI: Şer İttifakı Tel Aviv’de Buluşuyor

GAZZE’DE “YUNAN PLANI” İDDİASI: Şer İttifakı Tel Aviv’de Buluşuyor

Doğu Akdeniz’in rüzgârı sert esiyor; haritalar yeniden çizilirken kelimeler de ağırlaşıyor. Gazze merkezli savaşın dumanı henüz dağılmamışken, kulislerde fısıldanan bir başlık giderek büyüyor: “Yunan Planı.” Tel Aviv’de gerçekleştiği ileri sürülen temaslar, bölgesel denklemin yalnızca askeri değil, diplomatik ve enerji eksenli bir dönüşüm arayışına girdiğini düşündürüyor.

Bu iddia, Atina–Tel Aviv hattında son yıllarda güçlenen savunma, enerji ve güvenlik iş birliklerinin, Gazze sonrası düzen arayışıyla daha görünür hâle geldiği tezine dayanıyor. Resmî açıklamalar temkinli; ancak Doğu Akdeniz’deki doğal gaz projeleri, deniz yetki alanları tartışmaları ve bölgesel ittifak ağları, bu temasların sıradan olmadığını ima ediyor.

Diplomasi mi, Jeopolitik Tasarım mı?

Atina’nın, Avrupa Birliği içindeki konumunu ve Doğu Akdeniz’deki rolünü pekiştirme arzusuyla hareket ettiği; Tel Aviv’in ise güvenlik kaygılarını uluslararası meşruiyetle tahkim etmeye çalıştığı öne sürülüyor. Gazze bağlamında dile getirilen “plan” iddiası, askeri senaryolardan ziyade siyasi izolasyon, enerji koridorları ve deniz güvenliği başlıklarında ortak bir çerçeve oluşturma ihtimaline işaret ediyor.

Bu çerçevede Yunanistan’ın adı, yalnızca bir aktör olarak değil; AB kapılarını aralayabilecek bir ara yüz olarak anılıyor. Ancak bu rol, Filistin meselesinin özüne dokunan insani ve hukuki sorumluluklarla sınandığında, Avrupa’nın vicdan terazisini de tartıya çıkarıyor.

Şer İttifakı Söylemi ve Algı Savaşı

“Şer ittifakı” ifadesi, bölgedeki öfkenin ve güvensizliğin dili. Bu dil, çoğu zaman algı savaşlarının yakıtı oluyor. İddialar, kanıtlanmış gerçeklerle desteklenmediğinde, hakikatin üzerini örten bir sis perdesine dönüşebiliyor. Yine de bu söylemin yükselmesi, bölge halklarının kendilerini dışlanmış hissettiği bir düzen arayışına duyulan tepkinin göstergesi.

Sonuç: Haritalar Değil, Hayatlar

Gazze’de mesele, bir “plan”ın adından ibaret değil. Asıl soru şu: Yeni tasarımlar, sivillerin güvenliğini ve adaleti merkeze alacak mı, yoksa enerji ve güvenlik başlıkları her şeyin önüne mi geçecek? Tel Aviv’deki temaslar iddia edildiği gibi bir yol haritasına dönüşürse, bunun meşruiyeti uluslararası hukuk, insani sorumluluk ve kalıcı barış ölçütleriyle sınanacaktır.

Tarih, haritaların değil hayatların kazandığı anları hatırlar. Doğu Akdeniz’in kaderi de, güç masalarında değil; adaletin terazisinde belirlenecektir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski