Evrensel Gelir: Umut mu, Uyutma mı?

 Evrensel Gelir: Umut mu, Uyutma mı?

"İnsan onuru, otomatik maaşlara değil, anlamlı emeğe tutunur."

Yapay zekânın, otomasyonun ve algoritmaların işgücü piyasasını altüst ettiği bir çağda, birçok hükümet ve düşünce kuruluşu çözüm olarak evrensel temel gelir (UBI) fikrine sarılıyor. Her vatandaşa, koşulsuz bir şekilde, devletten düzenli bir maaş… İlk bakışta kulağa adil, hatta devrimci geliyor. Ama ya bu kucaklayıcı fikir, aslında yeni bir dijital düzende sus payı olarak tasarlanmışsa?

Bir Lütuf Gibi Sunulan Sistem: Sadaka mı, Sosyal Sözleşme mi?

Evrensel gelir, özellikle işlerini otomasyon yüzünden kaybeden milyonlara bir tür güvenlik ağı vaat ediyor. Fakat sistem şu soruları yanıtsız bırakıyor:

  • Kim bu geliri finanse edecek? Teknoloji devleri mi, zaten küçülen orta sınıf mı?
  • İnsanlar bir süre sonra sadece tüketen, ama üretmeyen varlıklara mı dönüşecek?
  • Evrensel gelir, gerçek eşitliği mi sağlar, yoksa dijital sınıflar arasındaki uçurumu derinleştirir mi?

Kimi eleştirmenlere göre bu sistem, emekçiyi değil, sermayeyi kurtarmayı hedefler. İnsan emeği artık "gereksiz" görüldüğü için, bireylere yalnızca harcayacakları kadar bir miktar sunulması, aslında insan iradesinin metalaştırılmasıdır.

Yapay Zekânın Sadakası: Dijital Feodalizmde Yeni Rant Aracı mı?

Evrensel gelir, teknoloji elitlerinin suçluluk duygusunu bastırdığı bir “ahlaki sigorta poliçesi” gibi de işlev görebilir. Kodlar işçiyi kovduktan sonra, küçük bir ödeme ile vicdan rahatlatılmak isteniyor olabilir.

Bu noktada şunu sormak gerekir:
Evrensel gelir, bireye gerçek özgürlük mü sağlar, yoksa onu dijital çağın uysal tebaasına mı dönüştürür?

Ayrıca, bu geliri alırken bireyin siyasî ya da ekonomik sistemde söz hakkı kalacak mı? Yoksa “parasını alan susar” anlayışı, dijital çağda da mı hüküm sürecek?

Anlamlı Emeğin Yitimi: Hayat Sadece Gelirden mi İbarettir?

İnsanı insan yapan yalnızca maddi güvenlik değil; anlam, aidiyet, katkı ve üretimdir. Evrensel gelir sisteminde toplumun büyük kesimi, üretim dışına itilmiş, "boşta" kalmış, dijital içeriklerle oyalanan bireylere dönüşebilir.

Sosyologlar uyarıyor:

“Sürekli tüketen ama hiçbir üretken değer yaratmayan bir toplum, kendi çöküşünü hazırlar.”

Alternatifler: İşsizliği Değil, İnsanı Dönüştüren Sistemler

Evet, çağ değişiyor. Yapay zekâ işleri dönüştürüyor. Ancak çözüm insanı tüketiciye dönüştürmek değil, insan potansiyelini yeniden tanımlamak olmalı. Evrensel gelir yerine veya onunla birlikte:

  • Eğitim reformları, yeni becerilerin kazandırılması,
  • Toplumsal üretim kooperatifleri, ortaklaşa değer yaratımı,
  • Yurttaşlık geliri yerine yurttaş sorumluluğu esas alınabilir.

Son Söz: Kurtuluş Tek Seferlik Maaşlarda Değil

Evrensel gelir; insanı, üretim dışı bir varlığa, sistemin uysal bir uzantısına dönüştürme riski taşır. Gerçek adalet, bireye sadece maaş değil, anlamlı bir hayat sunan sistemlerde gizlidir.

“Birine balık vermek değil, ona ağ örmeyi öğretmektir marifet; ama daha önemlisi, o ağı birlikte örmektir.”

Yorum Gönder