Çifte Vatandaşlık Gölgesinde İsrail'den Kaçış: Geri Dönüş Mümkün mü?
Sıradan Hayatın Çöküşü
İsrail, onlarca yıl boyunca bölgedeki istikrarsızlığı, kendi halkı için "sıradan hayatın konforu" içinde yönetti. Lübnan’ın yanık şehirleri, Suriye’nin harabeleri, Gazze’nin suskun ve kanlı geceleri... Tüm bunlar İsrail toplumunun büyük kısmı için uzaktı; ekranlardan izlenen birer haber başlığı, sınırın ötesindeki bir “güvenlik sorunu”ndan ibaretti. Ancak bugün, bu sıradanlık paramparça oldu.
Şok Dalgası: İsrail Halkı Yeni Bir Gerçeklikle Yüzleşiyor
7 Ekim 2023’te yaşanan olaylar ve onu takip eden savaş süreci, İsrail halkı için travmatik bir kırılma yarattı. Gazze Şeridi'ne yönelik askeri operasyonlar genişledikçe Hizbullah'ın kuzeyden baskısı arttı, iç güvenlik tehdidi hissedilir derecede yükseldi. Artık siren sesleri hayatın ritmini bozuyor, beton sığınaklar gündelik yaşamın olağan bir parçası haline geliyor. Ve en önemlisi: ölüm ilk kez bu kadar yakında hissediliyor.
Bu yeni gerçeklikte İsrail vatandaşlarının önemli bir bölümü, yaşadıkları topraklarda artık huzur bulamayacaklarını düşünerek kaçış yollarını aramaya başladı. Özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da çifte vatandaşlık sahibi olan binlerce kişi ülkeden ayrıldı. En fazla tercih edilen ülkeler arasında Yunanistan, Almanya, Kanada ve ABD yer alıyor.
Çifte Vatandaşlık: Siyonist Projenin Sunduğu Güvence
İsrail’in kuruluşundan bu yana özellikle Batı'dan yapılan Yahudi göçleri, beraberinde çifte vatandaşlığı da getirdi. Pek çok İsrailli, doğdukları veya atalarının yaşadığı ülkelerin pasaportlarına sahip. Bu durum, kriz anında kolay bir kaçış yolu sundu. Bir zamanlar, "vaat edilmiş topraklar" olarak kutsanan topraklar bugün terk edilen bir güvenlik riski haline dönüştü.
Geri Dönerler mi?
Bu soruya net bir cevap vermek, sadece askeri veya politik gelişmelere değil, aynı zamanda sosyolojik ve psikolojik etkenlere de bağlıdır:
1. Güvenlik Algısı
Geri dönüş ancak İsrail’in sınırlarının gerçek anlamda güvenli hale gelmesiyle mümkün olabilir. Ancak Hizbullah, İran, ve bölgesel çatışmaların seyri düşünüldüğünde bu kısa vadede pek mümkün görünmemektedir.
2. Toplumsal Aidiyetin Zedelenmesi
İsrail halkının bir kesimi, hükümetin politikalarının onları hedef haline getirdiğini düşünmeye başladı. Özellikle laik ve liberal çevreler, aşırı sağ politikaların getirdiği kutuplaşmadan rahatsız. Bu kesimin bir kısmı artık kendini "İsrailli" değil, "Yahudi Avrupalı" olarak tanımlamaya yöneliyor.
3. Ekonomik ve Sosyal Konfor
Yıllarca İsrail devleti tarafından sunulan yüksek yaşam standardı, bugün yerini ekonomik belirsizliklere, yüksek enflasyona ve kitlesel işsizliğe bırakıyor. Avrupa’daki istikrar, bu durumda daha cazip hale geliyor.
4. Vicdani Sorgulama
Filistin topraklarında uygulanan işgal ve abluka politikalarının bedelinin kendilerine döndüğünü düşünen bazı İsrailliler, bu politikaların ahlaki sonuçlarıyla yüzleşiyor. Bu vicdani sorgulama, geri dönüşü daha da zorlaştırıyor.
Sonuç: Geri Dönüş, Sadece Savaşın Bitmesine Değil, Vicdanın İkna Olmasına Bağlı
Bugün kaçanlar, belki yarın dönebilir. Ama bu sadece savaşın bitmesiyle değil, aynı zamanda halkın kendisini yeniden güvende, haklı ve ait hissedeceği bir düzenin inşa edilmesiyle mümkündür. İsrail'in genişlemeci politikalarının gölgesinde büyüyen bu toplum, şimdi ilk kez kendi sınırlarının içine kapanmak zorunda kalıyor. Tüm bu gelişmeler, Siyonist projenin ulaştığı sınırları ve karşılaştığı dirençleri gözler önüne seriyor.
Belki bir gün dönerler... Ama döndüklerinde bıraktıkları İsrail’i bulabilecekler mi?
Yorum Gönder