Yolunu Şaşırdığında Değil, Yolunu Başkasının Aklıyla Bulmaya Çalıştığında Kaybolursun
Hayat, bir yolculuktur. Her insan, kendi yolunu yürümek üzere bu dünyaya gelir. Bu yol, zaman zaman taşlı, zaman zaman sisli, kimi zaman da uçsuz bucaksız bir ovaya dönüşür. Ancak en büyük tehlike, yolun kaybolması değil; kendi pusulamızı bir başkasının eline teslim ettiğimizde ortaya çıkar.
Çünkü insan, yalnızca yolunu şaşırdığında değil; yolunu başkasının aklıyla bulmaya çalıştığında kaybolur…
Zihinsel Rehberliğin Tehlikeli Konforu
İnsanoğlu, yön bulmakta zorlandığında bir bilene danışmak ister. Bu doğaldır. Ancak zamanla bu danışma hali, bir bağımlılığa, bir düşünsel rehberliğe dönüşebilir. Başkalarının onayıyla yaşayan, kararlarını kendi vicdan terazisinde değil, başkalarının sözlerinde tartan biri; yönünü yitirmiş değil, iradesini devretmiş olur.
Kendi aklını kullanmaktan vazgeçen, aslında kendini kaybetmiştir. Çünkü başkalarının haritasıyla yürüyen, asla varmak istediği yere ulaşamaz. Olsa olsa onların varmak istediği menzile ulaşır — ve orası sizin için bir çıkmaz sokak olabilir.
Aklın Özgürlükle Buluşması
Hakikat şudur: İnsan ancak kendi aklıyla yürüdüğünde özgürdür. Kendi sezgilerini dinlediğinde, iç sesine kulak verdiğinde, yaşadığı her deneyim ona bir anlam kazandırır. Elbette başkalarının fikirleri değerlidir, ancak onlar yalnızca birer öneridir; yön değil.
Unutmamalıyız: Akıl, sadece bilgiyle değil; cesaretle, farkındalıkla ve sorumlulukla büyür. Kendi aklını kullanmayan, başkasının zincirine gönüllü olarak kelepçelenmiş olur.
Kayıp Kimde Başlar?
Kaybolmak, sadece fiziksel bir yön yitimi değildir. Ruhsal ve zihinsel bir savrulma, çok daha derin ve yıkıcıdır. Başkalarının aklıyla yürüyenler; kendi potansiyellerini, hayallerini, hatta özbenliklerini yavaş yavaş kaybeder. Bu bir intihardır — görünmeyen, sessiz, fakat son derece gerçek bir kimlik intiharı.
Halbuki her insan, kendi içindeki kıvılcımla aydınlanır. Kendi karanlığına tuttuğu ışıkla yolunu bulur. Başkasının feneriyle yürüyen, ancak o fenerin kapsadığı kadarını görebilir; fakat kendi fenerini yakan, karanlığın derinliğine de, ufkun sonsuzluğuna da ulaşabilir.
Sonuç: Yol Senin, Akıl da Senin Olmalı
Kendi aklını kullanmak, yalnızca bir hak değil; aynı zamanda bir sorumluluktur. Başkalarının aklına yaslananlar, sonunda kendi ayaklarının altındaki toprağı unutur. Ancak kendi aklını rehber edinenler, hata yapsalar bile o hatalardan öğrenir, olgunlaşır, büyür ve kendi gerçeğine ulaşırlar.
Yolunu şaşırmak değil, başkalarının yolunda kendini bulmaya çalışmak tehlikelidir. Çünkü o yol, senin için değil, başkaları için çizilmiştir. O yüzden, yönünü iç sesinle tayin et. Yıldızlar senin için de parlıyor. Yeter ki başını kaldırıp gökyüzüne bakmayı unutma.