Kötü niyetle yola çıkan, iyi murada varamaz


Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz

Hayat, tıpkı mevsimler gibi, döngüler üzerine kuruludur. Bahar geldiğinde toprak nasıl uyanır, filizler nasıl ışığa koşarsa; insan kalbi de iyilikle beslendiğinde yeşerir. Ancak bu döngüde bir gerçek vardır: Başkasının baharını çalanın, kendi bahçesi asla çiçek açmaz.

Kıskançlık, hırs ve bencillik; bir bahçeye atılan tuz gibidir. O tuz, önce başkasının toprağını kurutur gibi görünür; fakat zamanla rüzgârla geri dönüp, hırs sahibinin kendi köklerini de yakar. Çünkü hayat, adaletini sessizce ve sabırla dağıtır.

Başkasının güneşini kesmek, birinin umutlarını, hayallerini, emeğini engellemektir. O gölgeyi düşüren kişi, belki bir anlık üstünlük hissi yaşar. Ancak unutur ki, güneş, engellenemez bir hakikattir. Bir yerde doğmazsa, başka bir yerden yükselir. Ve o yükseliş, en çok kötülük yapanın karanlığını derinleştirir.

İnsanın niyeti, kaderinin pusulasıdır. Pusulayı yanlış yönlere çeviren, varmak istediği huzur limanını değil, fırtınaların ortasını bulur. Kötü niyetle atılan her adım, geri dönüp sahibinin yolunu tıkar. Çünkü iyiliğe çıkan yollar, kötülük taşlarıyla döşenmez.

Tarihin ve hayatın bize öğrettiği basit ama güçlü bir ders var:
İnsan başkasının sevincini büyüttükçe kendi mutluluğunu artırır. Birinin yolunu aydınlattıkça, kendi yoluna da ışık düşer. Paylaşılan güneş ısıtır, paylaşılan bahar çoğalır.

Ve unutmayalım:
Kötü niyetle yola çıkan, iyi murada varamaz. Çünkü muradın özü iyiliktir; kötülük ise kendi kendini yiyip bitiren bir gölgedir.


Baharın Sessiz Hesabı

Bir zamanlar, rüzgârın uğuldayarak geçtiği küçük bir kasaba vardı. Kasabanın en güzel bahçesi, Zeynep Nine’ye aitti. Her bahar, erguvan ağaçları mor çiçekler açar, toprak mis gibi kokardı. Kuşlar, dallar arasında sabah şarkılarını söylerdi.

Yan bahçede ise Hasan Efendi yaşardı. Onun toprağı kupkuruydu, çiçek yetişmezdi. Her sabah Zeynep Nine’nin bahçesine bakar, içi kıskançlıkla dolar, “Bu güzellik ona değil, bana yakışır” diye mırıldanırdı.

Bir gece, ay ışığı altında gizlice Zeynep Nine’nin bahçesine girdi. En güzel çiçeklerin köklerini söktü, kendi bahçesine dikti. Sabah olduğunda, bahçesinde renkler açmıştı. Gülümseyerek kendi kendine “Artık en güzel bahçe bana ait” dedi.

Ama günler geçtikçe, çiçekler solmaya başladı. Çünkü o çiçekler, kendi toprağının kokusuna, rüzgârına ve sahibinin sevgisine alışmıştı. Hasan Efendi, ne kadar sulasa da çiçekler küstü.

O sırada Zeynep Nine, sökülen çiçeklerinin yerine yeni fideler dikmişti. Her sabah sevgiyle konuştu onlara, toprağını okşadı. Yaz geldiğinde, bahçesi yeniden çiçeklerle doldu.

Hasan Efendi o gün anladı:
Başkasının baharını çalmak, kendi bahçeni güzelleştirmez.
Çünkü bereket, yalnızca sevgiyle ekilen toprağa gelir.

Hasan Efendi, bahçesindeki solmuş çiçeklere bakarken içinde ağır bir pişmanlık hissetti. O geceyi düşündü; elinde kürek, sessizce komşusunun bahçesinden aldığı o renkleri… Şimdi hepsi kurumuştu. Kendi elleriyle mezarlarını kazmış gibi hissetti.

Bir sabah cesaretini topladı ve Zeynep Nine’nin kapısını çaldı. Başını öne eğerek, “Ben sana kötülük ettim” dedi. “Bahçendeki çiçekleri çaldım. Onları kendi bahçeme diktim, ama hiçbiri yaşamadı. Ne yapsam olmadı.”

Zeynep Nine hafifçe gülümsedi. “Evlat” dedi, “Çiçekler sadece toprakla değil, niyetle de beslenir. Sen onları kökleriyle taşıdın, ama sevgilerini taşıyamadın. Onlar burada, kendilerini seven ellerin arasında yaşarlardı.”

Hasan Efendi, Nine’nin sözlerini içine işleyen bir sessizlikle dinledi. Ardından yardım istedi: “Bana da çiçek yetiştirmeyi öğretir misin?”

O günden sonra her sabah birlikte çalıştılar. Hasan Efendi toprağı belledi, fideleri sevgiyle dikti, rüzgârla konuşmayı öğrendi. Mevsimler döndü, kış geçti, bahar geldiğinde Hasan Efendi’nin bahçesi ilk defa çiçeklerle doldu.

Ve o gün anladı:
Başkasının güneşini kesmek karanlık getirir, ama başkasının güneşinden pay almak, ikinize de ışık verir.

Böylece kasabada yeni bir adet başladı. Kim çiçek yetiştirirse, komşusuna da tohum verirdi. Bahçeler yarışmaz, birbirini tamamlar oldu.


"Kötü niyetle kopardığın çiçek, elinde solar; sevgiyle ektiğin fidan, ömrünce açar."

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski