Bir şehrin kalbi savaşın enkazı altında atmaya çalışıyor.
Gazze’de, enkaz yığınları arasında yükselen tozun, kirli suyun ve yetersiz gıdanın ortasında yeni bir umut çabası başladı: yaklaşık 40.000 üç yaş altı çocuğu aşılamak.
Bu kampanya, yalnızca tıbbi bir operasyon değil — yaşamın yeniden filizlenme mücadelesi.
Bir Umut Operasyonu: Gazze’de Aşı Kampanyası
Sağlık yetkilileri ve uluslararası insani kuruluşlar, Gazze’de menenjit, kızamık ve çocuk felci gibi önlenebilir hastalıkların hızla yayılma riski karşısında harekete geçti.
Elektrik kesintileri, ilaç yetersizliği ve sağlık altyapısının çökmesi, basit bir hastalığı bile ölümcül hale getiriyor.
Bu koşullar altında başlatılan 40.000 çocukluk aşı kampanyası, adeta bir mucize gibi görülüyor.
Kampanyanın amacı, en savunmasız yaş grubundaki çocukları – yani üç yaş altı bebekleri – koruma altına almak.
Bu çocukların birçoğu, hayatlarının başında hem savaşın hem de salgınların ortasında büyüyor.
Aşılar, onların belki de ilk kez tıbbi bir güvenlik kalkanına kavuşmaları anlamına geliyor.
Savaşın Gölgesinde Sağlık Krizi
Gazze’de hastaneler, yetersiz yakıt ve tıbbi malzeme nedeniyle kapasitesinin çok altında çalışıyor.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre, her üç sağlık tesisinden ikisi artık tamamen hizmet dışı.
Temiz suya erişim ise neredeyse imkânsız.
Atık su sistemlerinin çökmesiyle birlikte, milyonlarca ton arıtılmamış atık doğrudan çevreye karışıyor.
Bu da yalnızca suyu değil, toprağı ve havayı da kirletiyor.
Son haftalarda cilt hastalıkları ve mide enfeksiyonlarında ciddi bir artış gözlemleniyor.
Özellikle çocuklar, bu sağlıksız ortamda en büyük riski taşıyor.
Korunabilir Hastalıklar Yeniden Hortluyor
Gazze’de çocukluk çağı hastalıkları uzun yıllar boyunca kontrol altına alınmıştı.
Ancak savaş, yoksulluk ve tıbbi çöküş bu kazanımları yok etti.
- Kızamık, bağışıklama oranlarının düşmesiyle hızla yayılabilir hale geldi.
- Menenjit, kalabalık barınma alanlarında ölümcül bir risk oluşturuyor.
- Polio (çocuk felci), dünyada neredeyse yok edilmişken, Gazze’de yeniden ortaya çıkma ihtimali taşıyor.
Bu nedenle aşı kampanyası, yalnızca bugünü değil, geleceği koruma mücadelesi anlamına geliyor.
Bir Şırınganın Ardındaki İnsanlık Mücadelesi
Bir sağlık çalışanı, enkaz arasındaki geçici çadırda bir çocuğa aşı yaparken, arka planda jeneratörün düşük sesi duyuluyor.
Bu sahne, yalnızca bir tıbbi işlem değil — insanlığın direnişinin sembolü.
Her iğne, “yaşama hakkı”nın bir kez daha hatırlatılması.
Sağlık gönüllüleri, riskli bölgelerde ev ev dolaşarak çocuklara ulaşmaya çalışıyor.
Bazıları, çatışmalar arasında bile aşı taşımaya devam ediyor.
Bir gönüllü şöyle diyor:
“Bu çocuklar bizim geleceğimiz. Onları kaybedersek, yalnızca bir nesli değil, umudu da kaybederiz.”
Dünyanın Sessizliği ve Vicdanın Sınavı
Gazze’deki sağlık krizi artık sadece bölgesel bir mesele değil; insanlığın ortak sorumluluğu.
Bir çocuk, temiz su içemediği için hastalanıyorsa;
bir bebek, basit bir aşıya ulaşamadığı için ölüyorsa — bu, tüm dünyanın sessizliğinin suçudur.
Uluslararası kuruluşlar yardım göndermeye çalışsa da, sınır geçişlerindeki kısıtlamalar ve altyapı eksiklikleri nedeniyle malzemeler çoğu zaman yerine ulaşamıyor.
Aşı kampanyası, bu koşullar altında yürütülüyor — her doz, bir mucize kadar değerli.
Umut Yeniden Doğar mı?
Her çocuğun bağışıklığı güçlendiğinde, Gazze’nin karanlığında küçük bir ışık yanıyor.
Belki bu kampanya, geleceğin doktorlarını, öğretmenlerini, sanatçılarını koruyacak.
Belki de bir gün bu çocuklar, “o günler geçti” diyebilecek bir Gazze kuracak.
Aşı kampanyası, yalnızca hastalıklara karşı değil, umutsuzluğa karşı da bir direniş.
Bu topraklarda her aşı, bir barış duası gibi yankılanıyor.
Sonuç: Yaşama Hakkı Kutsaldır
Gazze’de bugün, her iğne darbesi bir mucizedir.
Her çocuk, bir geleceğin taşıyıcısıdır.
Ve her doz aşı, insanlığın hâlâ var olduğunu hatırlatır.
Savaşın, yoksulluğun ve hastalığın gölgesinde bile — hayat bir yol bulur.
Ve o yol, bir bebeğin koluna yapılan küçük bir aşıyla başlar.
