Batı Şeria’da Toprağın Sessiz Çığlığı: Filistinli Çiftçiler Köklerinden Koparılıyor

Batı Şeria’da Toprağın Sessiz Çığlığı: Filistinli Çiftçiler Köklerinden Koparılıyor

Batı Şeria’nın bereketli vadilerinde, binlerce yıldır süren tarımsal yaşam, bugün ağır bir zorbalığın gölgesinde soluyor. Zeytin ağaçlarının dalları hâlâ gökyüzüne uzanıyor; fakat onların gölgesinde yaşayan halk, köklerinden koparılmanın acısını taşıyor. İsrail askerlerinin Filistinli çiftçileri, kendi tarım arazilerinden zorla uzaklaştırması, yalnızca bir toprak gaspı değil; aynı zamanda bir kimliğin, bir kültürün, bir yaşam biçiminin sistematik olarak yok edilmesidir.

Toprağın Sahipleri Sürgünde

Filistin’de toprak, sadece geçim kaynağı değil; aile mirası, tarih ve onurdur. Ancak işgal politikaları, bu bağı sürekli hedef alıyor. İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen baskınlar, çiftçilerin ekim alanlarına erişimini engelliyor. Tel örgüler, kontrol noktaları ve askeri bölgeler ilanı, tarım arazilerini adım adım gasp eden bir stratejinin parçaları hâline geliyor.

Geleneksel zeytin hasadı dönemlerinde bile, çiftçiler asker şiddeti ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor. Yüzyıllardır aynı toprakları işleyen aileler, bugün kendi ağaçlarına dokunamaz hâle getiriliyor.

Yerleşimci Şiddeti ve Devlet Gücü El Ele

Batı Şeria’da uluslararası hukuk açısından yasa dışı olan yerleşimler büyürken, bu büyümeyi mümkün kılan mekanizma hep aynı:
Silahtaki asker ile elindeki taşın ardına saklanan yerleşimci, aynı ideolojinin iki yüzü gibi hareket ediyor.

Yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen kundaklama, zeytin ağaçlarının kesilmesi ve fiziksel saldırılar, çoğu zaman cezasız kalıyor. Devlet güçlerinin koruması altında işlenen bu suçlar, Filistinli köylülerin yaşam alanlarını daraltmayı amaçlıyor.

Ekonomik ve Ruhsal Yıkım

Toprağından uzaklaştırılan her çiftçi, yalnızca gelirini kaybetmiyor;
aynı zamanda varoluşunun dayandığı temeli yitiriyor.

  • Tarımsal üretim azalıyor, yoksulluk artıyor.
  • Zorla göç ettirilen aileler parçalanıyor.
  • Toprakla kurulan manevi bağ zedeleniyor.

Zeytin ağaçları Filistinliler için bir umut simgesidir. Her kesilen ağaç, aslında bir ailenin geleceğinin kesilmesidir.

Uluslararası Hukukun Sessizliği

Birleşmiş Milletler’in defalarca işaret ettiği ihlaller, kâğıt üzerinde kalmaya devam ediyor.
Uluslararası toplumun sessizliği, işgalin kalıcılaştırılmasına hizmet ediyor.
Mazlumun sesi, toplantı salonlarının duvarlarında yankısını yitiriyor.

Toprağın Çağrısı: Direniş

Tüm baskılara rağmen Filistinli çiftçiler pes etmiyor.
Zeytin dalının barışı temsil ettiği bir coğrafyada, onlar direnişlerini toprağa su dökerek sürdürüyorlar. Her yeni filiz, adalete olan inancın bir tezahürü…

Bu direniş, silahla değil; sabırla, üretimle ve tarihin tanıklığında sürüyor.


Sonuç:

Batı Şeria’da yaşananlar yalnızca bir işgal operasyonu değildir; bir halkın yaşam damarlarına indirilen ağır bir darbedir. Filistinli çiftçilerin topraklarına sahip çıkma mücadelesi, insanlığın adalet sınavıdır.

Bu sınavda susan her ses, zeytin ağaçlarının gölgesinde yankılanan bir çığlığı daha boğar.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski