Bayraklar — Kimlik, Hak ve Güç
Bir bayrak… sadece bez ve renkten ibaret değildir. Bayrak; bir anlam, bir aidiyet, bir irade, bir değerler sistemi taşır. O bezin yukarıda dalgalanması, orayı “o değerlere ait” kılar. Ama o bayrağın aşağı indirilmesi ve yerine başka bir bayrak çekilmesi — sembolik bir devrimdir; bazen güç gösterisidir, bazen hukukî hakların gaspıdır.
2025 yılının Aralık’ında, uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken bu sembolik eylemin arka planı; basit bir bayrak as-indirme değil — uluslararası hukukun, insani yardım kuruluşlarının, ulus devlete dair anlayışların gölgesinde yaşanan derin bir kırılmayı işaret ediyor.
Ne Oldu?
- Erken saatlerde, United Nations Relief and Works Agency for Palestine Refugees in the Near East (UNRWA)’nın Doğu Kudüs’te, Sheikh Jarrah mahallesinde bulunan merkezine, Israel Police ve belediye yetkililerinden oluşan ekiplerle bir baskın düzenlendi.
- Baskında, kamyonlar ve forkliftlerle içeri girildi; haberleşme tümden kesildi; mobilyalar, bilişim ekipmanları ve diğer mülkler el konuldu.
- En çarpıcı adım ise: United Nations (BM) bayrağı indirilip, yerine Israeli flag (İsrail bayrağı) asılması oldu.
- Bu eylem, uluslararası toplumda sert tepkiye yol açtı. BM yetkilileri ve uluslararası hukuk çevreleri bu müdahaleyi, “BM tesislerinin dokunulmazlığının ve uluslararası hakların ihlali” olarak nitelendirdi.
Kısacası: bayrak sadece bayrak değil; aidiyet, meşruiyet, koruma ve uluslararası normların temsiliydi. Ve o koruma, bu adımla fiilen ihlal edildi.
Hukuksal ve Uluslararası Hukuk Açısından Değerlendirme
• Korunmuş Tesis Statüsü ve Diplomatik Dokunulmazlık
UNRWA’nın merkezi, BM’ye ait bir mülk olarak — uluslararası hukukta özel bir statüye sahip. Bu statü, tesisin “dokunulmazlığı” anlamına geliyor: arama, baskın, el koyma gibi işlemler yasaklanmış durumda.
António Guterres, bu eylemi — “yaşanmamış bir ihlal” olarak niteleyerek, yabancı bir devletin BM tesisine izinsiz girişinin, uluslararası taahhütlere açıkça aykırı olduğunu vurguladı.
• Önceki İddialar: UNRWA’nın Durumu
İsrail yönetimi, 2024 yılında aldığı kararlarla UNRWA’yı ülkedeki faaliyetlerden men etmişti. Bunun gerekçesi olarak, bazı çalışanların “terör bağlantısı” iddiaları gösterilmişti. UNRWA ise bu iddiaları reddetmiş; birçok uluslararası kurum bu suçlamaların kanıtlanmamış olduğunu belirtmişti.
Ancak bu dava — kasıtlı ya da politika temelli — BM’nin hukuksal statüsünü ortadan kaldırmaz. Uluslararası hukuk, tesisin “BM'ye ait” olduğu sürece dokunulmazlığını korur. İsrail’in buna rağmen böyle bir adım atması, “hukuk” ve “güç kullanımı” arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor.
• Emsal Tehlikesi
Bir devlet, BM tesisine bu şekilde müdahale ettiğinde, sadece tek bir binayı etkileyen bir olay olmaz; uluslararası normların altı oyulur. Diğer devletler ve uluslararası kuruluşlar güvende midir? BM’nin dünya genelindeki varlığı nasıl garanti altında kalacaktır? Bu adım, “BM’nin dokunulmazlığı” fikrini tartışmaya açıyor.
Bir Saçak Altında Yükselen Sesler
- UNRWA yetkilileri bu eylemi “açık bir hukuk dışılık” olarak tanımladı; baskını “insani yardım girişimini kriminalize etme çabası” olarak yorumladı.
- Arab League (Arap Ligi), baskını kınadı; bu girişimin UNRWA’nın varlığına, Filistinlilerin insani haklarına yönelik sistematik ve devam eden bir saldırı olduğunu belirtti.
- BM Genel Sekreteri António Guterres, olayın “yetkisiz giriş” ve “uluslararası taahhütlerin ihlali” olduğunu vurgulayarak, tesisin dokunulmazlığının derhal sağlanmasını talep etti.
- Uluslararası hukuk çevreleri ve insanî yardım kuruluşları, bu adımı — yalnızca bir bina baskını değil — “uluslararası koruma ve sorumluluk zincirine yapılan saldırı” olarak değerlendiriyor.
Bu tepkiler, sembolik bir eylemin ötesinde: Uluslararası düzenin, hukukun, koruma yükümlülüğünün savunusu.
Güç, Hukuk ve İnsanî Yardımın Geleceği
Bu olayda birkaç temel gerilim, dramatik biçimde görünür hâl aldı:
- Güç ve Hukuk Arasındaki Çatışma: Ulusun egemenlik iddiası ile uluslararası hukuka dair yükümlülük arasındaki çatışma.
- İnsani Yardımın Korunamazlığı: UNRWA gibi yardım kuruluşlarının, siyasi ve askeri çatışmanın gölgesinde nasıl savunmasız kalabileceği.
- Uluslararası Hak ve Normlara Güvenin Erozyonu: Eğer BM tesisleri bile korunamazsa — uluslararası toplum “güvenli liman” iddiasını nasıl sürdürebilir?
- Bir Emsalin Yaratılması: Bu eylem, benzer müdahaleler için tehlikeli bir örnek teşkil ediyor; diğer devletlerin BM kurumlarına müdahalesi için “precedent” oluşturabilir.
Bayrak Sadece Bez Değildir — Bir Uyarı, Bir Çalınmış Hâl
BM bayrağının indirilip, yerine İsrail bayrağının asılması… sadece bir sembolik müdahale değildir. Bu, uluslararası hukukun zeminine, insani yardım kuruluşlarının güvencesine, koruma ve aidiyet duygusuna yönelen bir saldırıdır. Bu eylem, sadece bir binayı değil — güvencesini, normatif çerçevesi, kolektif vicdanı vurmaktadır.
Uluslararası toplum, bu adımı — yalnızca kınamakla kalmamalı; aynı zamanda BM’nin küresel meşruiyetini, uluslararası hukukun koruyuculuğunu yeniden tesis etmelidir. Çünkü bayraklar iner ve çıkar; ama taşıdıkları değer, korunmadıkça yük oldukları kadar tehlikelidir de. CNN TÜRK
