Bir çocuğun yaşamının ilk yılı, insan bedeninin ve ruhunun en hızlı büyüdüğü zamandır. Tıp bilimi der ki: Sağlıklı bir bebek, ilk yılında doğum kilosunu iki katına çıkarmalıdır. Bu, yalnızca bir istatistik değil; yaşamın doğru ilerlediğinin, bedenin hayata tutunduğunun en sade göstergesidir.
Ancak Yemen’de bu kural, yıllardır acı bir hayale dönüşmüş durumda.
UNICEF’in verileri, ülkenin içinde bulunduğu insani felaketin boyutlarını açıkça ortaya koyuyor: Yemen’de bugün 500 binden fazla çocuk, yaşamı doğrudan tehdit eden ağır yetersiz beslenmeyle mücadele ediyor. Bu rakam, yalnızca açlığı değil; savaşın, yoksulluğun ve çöken bir sağlık sisteminin çocuk bedenlerinde bıraktığı derin izleri anlatıyor.
Savaşın En Sessiz Kurbanları
Yemen’de yıllardır süren çatışmalar, bombalarla yıkılan şehirlerden çok daha fazlasını yok etti. Tarım alanları harabeye döndü, gıda tedarik zincirleri çöktü, hastaneler ya kapandı ya da işlevsiz hale geldi. Sağlık çalışanları maaş alamazken, anneler çocuklarını tedavi ettirecek bir klinik dahi bulamıyor.
Birçok aile için günlük besin artık bir tercih değil, ulaşılamayan bir lüks. Temel gıdalara erişim, hızla yükselen fiyatlar nedeniyle neredeyse imkânsız hale geldi. Sonuç ise kaçınılmaz: yeterli protein alamayan, bağışıklık sistemi çöken, enfeksiyonlara açık milyonlarca çocuk.
Açlık Sadece Mideyi Değil, Geleceği de Yok Ediyor
Çocukluk çağında yaşanan yetersiz beslenme, yalnızca kilo kaybı anlamına gelmez. Bu durum;
- Beyin gelişiminde kalıcı hasar,
- Öğrenme güçlüğü,
- Fiziksel gelişim geriliği,
- Yetişkinlikte kronik hastalık riskinin artması
gibi geri döndürülemez sonuçlar doğurur.
Yemen’de açlık, bugünün değil, yarının da felaketini hazırlıyor. Çünkü bu çocuklar hayatta kalsalar bile, potansiyelleri daha baştan törpülenmiş bir geleceğe uyanıyor.
Çöken Sağlık Sistemi ve Umutsuz Anneler
UNICEF ve diğer yardım kuruluşları, sahada tedavi edici beslenme programları yürütmeye çalışsa da ihtiyaç, mevcut kapasitenin çok üzerinde. Temiz suya erişimin sınırlı olması, ishal ve kolera gibi hastalıkları yaygınlaştırarak beslenme krizini daha da derinleştiriyor.
Bir annenin kucağında giderek zayıflayan çocuğuna bakarken hissettiği çaresizlik, istatistiklere sığmaz. Bu, modern dünyanın gözü önünde yaşanan ama yeterince duyulmayan bir trajedidir.
Küresel Sorumluluk: Sessizlik de Bir Tercihtir
Yemen’deki çocuklar açlıktan ölmez; ihmalden ölür. Uluslararası toplumun yetersiz finansmanı, siyasi çözümsüzlüğü ve geciken insani müdahaleleri bu krizi kronik hale getiriyor.
Bu noktada mesele yalnızca yardım göndermek değil;
- Kalıcı ateşkeslerin sağlanması,
- Sağlık altyapısının yeniden inşa edilmesi,
- Gıda güvenliğinin uzun vadeli planlarla desteklenmesi
gerekiyor.
Çünkü bir çocuğun ilk yılında kilo alması, aslında dünyanın vicdanını tartan bir ölçüdür.
Yemen’de büyüyemeyen çocuklar, bize şunu hatırlatıyor: Açlık bir kader değil, insan eliyle yaratılan bir sonuçtur. Ve her sonuç gibi, değiştirilebilir.
Yeter ki dünya, bu sessiz çığlığı duymayı seçsin.
