RIZKIN MAL OLMASI ŞART DEĞİLDİR

 

Hayatın görünmeyen hazinelerine dair bir tefekkür yazısı

Rızık… Dilimize Arapçadan misafir olmuş bu kelime, sadece ekmeği, parayı ya da serveti ifade etmez. O çok daha derin, çok daha engin bir anlamı taşır. Günümüzde çoğu zaman rızkı sadece maddi kazançla eşleştiririz. Oysa hayatın gerçek zenginliği yalnızca cebimizde birikenlerle değil, kalbimizde yankılananlarla ölçülür.

Bir sabah çocuğunuzun “seni seviyorum” deyişi, annenizin dualı bir bakışı, dost meclisinde içilen bir bardak çay… Bunların her biri rızıktır. Çünkü rızık, Allah’ın kuluna uygun gördüğü her türlü nasiptir: bir tebessüm, bir ferahlık, bir kolaylık ya da bir kurtuluş yolu.

Bazen bir kelime dokunur kalbimize ve ruhumuza ilaç olur. İşte o da rızıktır. Bazen bir kapı kapanır ama ardından gelen sessizlikte yeni bir yol açılır. O da bir rızıktır. Bir felaketin eşiğinden dönen bir beden, bir umutsuzluğun kıyısından dönen bir kalp… bunların hepsi lütufla örtülmüş rızıklardır.

Rızık, sadece sahip olunanla değil, bazen uzak tutulanla da gelir. Düşünelim: bizi bekleyen bir kazadan, içinden çıkamayacağımız bir bataktan, ruhumuzu karartan bir ilişkiden uzak kalmak da bir lütuftur. Ne var ki insan, ancak geriye dönüp baktığında fark eder o görünmeyen korunmuşlukları.

Modern hayat bizlere "sahip olmak" üzerinden bir varlık tanımı sunarken, hakikat bize "şükretmek" üzerinden bir rızık bilinci öğretir. Elindekine kanaat etmeyi, yüreğindekine değer vermeyi… Rızık bazen sağlıktır, bazen sevdiklerinin yanında oluş; bazen huzurlu bir uyku, bazen de gecenin koynunda edilen bir dua...

Ve rızık, yalnızca bu dünyada değil, ahirette de beklenendir. Bu yüzden insan, rızkın sadece dünyevi bir şey olmadığını bildiği sürece gerçek zenginliğe yaklaşır.

Rızık, mallarda değil, hallerdedir.
Cüzdanda değil, gönüldedir.
Rakamda değil, rahmettedir.
Ve çoğu zaman, gözle değil, gönül gözüyle görülür.


Rızık sadece mal değildir.
Bir tebessüm, bir selam, bir dost eli...
Bir annenin duası, bir evladın sarılışı…
Huzurla uyandığın bir sabah,
Zihnine düşen bir güzel fikir...
Bunların hepsi rızıktır.

Rızık, sadece cebine değil;
Gönlüne inen rahmettir.

Mal eksilir, şükür artar.
Göz görmez ama kalp tanır.

“Ve gökten ve yerden sizi rızıklandıran kimdir?”
(Yûnus, 31)

#Rızık #Şükür #GönülZenginliği #HayataDair #İlahiLütuf


RIZIK

Bir dilimde ekmek midir yalnızca rızık,
Yoksa bir yudum huzurda gizli sır mıdır?
Gönül giyinmişse kanaatle ince bir tül,
Altın da gelse, yokluk da olsa birdir.

Bir annenin şefkatle açtığı avuç,
Bir dostun susup da anlayan bakışı…
Çocuk sesinde yankılanan bir sevinç,
Bir gün batımında gelen yakarış...

Yağmur gibi iner bazen sessizce gökten,
Bazen de eksiltir seni görünmeyen yükten.
Rızık sanırız hep geleni elimizle tutmayı,
Oysa en büyük nasip, bazen gitmeyendir yürekten.

Bir kapı kapanır, bir kapı açılır,
Kapananda kayıp değil, rızıktır belki.
Bir gözyaşı dökülür, bir kalp hafifler,
Merhametin soluğu, en gizli berekettir belki.

Ey kalbim, rızkı sadece parada arama,
Bir sabahın sessizliğinde bul kendini.
Ve bil ki, rızık bazen yolun kendisidir,
Varlık değil, vuslattır bazen rızkın kendisi.


“Gölgede Kalan Rızık”

Yaşlı bir marangoz olan Halim Usta, dağ köyünün kıyısında, çam ormanlarının eteğinde küçük bir atölyede yaşardı. Ömrü boyunca ne büyük servetler kazanmıştı ne de meşhur olmuştu. Ama her sabah aynı vakitte uyanır, çayını içer, kuşlara ekmek atar ve tahtayla konuşur gibi özenle çalışırdı.

Bir gün köyden bir adam geldi. Şehre taşınacağını, evindeki tüm eşyaları sattığını söyledi. Halim Usta’ya baktı ve gülümsedi:

“Usta, yıllardır bu işi yaparsın ama hâlâ aynı odun kokan kulübede, aynı çaydanlıkla yaşıyorsun. Hiçbir şeyin değişmedi. Rızık dediğin bu mudur?”

Halim Usta başını kaldırdı, gözlüğünün ardından adamın gözlerine baktı.

“Bir keresinde, kış günü ormanda odun keserken elimdeki baltayı düşürdüm,” dedi. “Eğildim almak için ama tam o anda başımın üstünden bir dal kırıldı ve yere çakıldı. Bir saniye önce alsaydım baltayı, şimdi burada olmazdım.”

Adam şaşırmıştı. Usta devam etti:

“O gün anladım ki, rızık sadece karın doyurmak değil. Bazen bir an, bazen bir dost sesi, bazen gecikmiş bir adım... Rızık, hayatın inceliğidir. Kiminin kalbini doyurur, kiminin canını bağışlar. Para, sadece bir parçasıdır.”

Adam sessiz kaldı. Evine dönerken gözleri ormanın yeşiline takıldı. Ustanın sözleri zihninde çınlıyordu: “Rızık bazen gölgede kalandır. Fark etmediklerimizdir.”

O günden sonra Halim Usta’nın atölyesine sadece sandalye almak için değil, kalp ısıtmak için de gelmeye başladılar. Çünkü orada maldan öte bir şey vardı: rızkın özü.


1/
Rızık sadece ekmek değil,
Bazen bir tebessüm,
Bazen bir selamdır.
Yüreğine değen her iyilik,
Bir nasipten fazlasıdır.

2/
Bir annenin duası,
Bir dostun sessiz anlayışı,
Bir çocuğun koşulsuz sevgisi…
Bunların hepsi rızıktır,
Ve kalpten geçer yolu.

3/
Bir kapı kapanır,
Üzülürsün belki…
Ama bil ki rızık,
Bazen gelende değil,
Gitmeyendedir.

4/
Paraya sığmaz rızık,
Gönülde taşınır.
Şükredenin kalbinde
Sessizce çoğalır.

5/
Ey kalbim,
Malda değil, haldedir nasip.
Kimi zaman yağmurda,
Kimi zaman sabırda gizli…

#Rızık #Şükür #GönülZenginliği #HayataDair #Tefekkür

Post a Comment

Daha yeni Daha eski