Gazze'de Yardıma Kurşun: İsrail Güçlerinin Açlığa Karşı Bekleyen Sivillere Yönelik Saldırıları ve GHF Krizi

 

Gazze'de Yardıma Kurşun: İsrail Güçlerinin Açlığa Karşı Bekleyen Sivillere Yönelik Saldırıları ve GHF Krizi

Yazan:| Tiwiti10.com


Güney Gazze'nin yorgun topraklarında, bir lokma ekmek umuduyla yardım kuyruklarında bekleyen sivillere yönelik saldırılar, insanlığın suskun kaldığı en karanlık senaryoları gerçeğe dönüştürüyor. Son olarak Refah’ta, İsrail güçlerinin açlıkla mücadele eden Filistinlilere ateş açması sonucu en az 9 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.

Tıbbi kaynaklar, saldırının ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından işletilen bir yardım dağıtım merkezinin yakınlarında gerçekleştiğini bildirdi. Bu merkezler, son aylarda adeta ölüm tuzağına dönüşmüş durumda. İnsan hakları örgütleri, GHF’nin tesislerinde yaşanan saldırıları, açıkça “savaş suçu” ve “uluslararası hukukun ağır ihlali” olarak tanımlıyor.


GHF Kampları: Umut Noktası mı, Ölüm Tuzağı mı?

GHF, teoride insani yardım ulaştırmak için var olan bir vakıf. Ancak Filistinli sivillerin anlatımları ve insan hakları örgütlerinin raporları, bu tesislerin artık bir “yardım noktası” değil, sistematik şiddet alanı haline geldiğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler'e göre, yalnızca 27 Mayıs - 31 Temmuz 2025 tarihleri arasında GHF kamplarında yardım toplamaya çalışan en az 859 Filistinli sivil öldürüldü.

Bu ölümlerin büyük çoğunluğu, İsrail güçlerinin GHF ile koordinasyon içinde yürüttüğü operasyonlar sırasında yaşandı. Özellikle Refah ve Han Yunus çevresinde kurulan yardım merkezleri çevresinde her gün yeni bir katliamın izleri kalıyor.


Göz Yumulmuş Bir Kıyım

İsrail'in, savaşın en temel kurallarını dahi çiğneyerek yardıma muhtaç sivilleri hedef alması, sadece Gazze'de değil, uluslararası hukuk sahnesinde de bir çöküşün sinyalidir. Sivillere insani yardım sağlanması, Cenevre Sözleşmeleri'yle güvence altına alınmış bir haktır. Ancak bugün, bu hakkı kullanmak isteyen binlerce insan, hedef tahtasına dönüşüyor.

GHF gibi kuruluşların, askeri koordinasyonla sivillerin hayatını tehlikeye atan operasyonlarda yer alması ise sorumluluğun daha da büyümesine neden oluyor. Yardım kuruluşu görüntüsü altındaki bu yapılar, çatışma hukukunu ihlal eden uygulamaların meşrulaştırılmasında araçsallaştırılıyor.


Uluslararası Sessizlik: Suç Ortaklığı mı?

Uluslararası toplumun büyük bir bölümü, bu sistematik kıyım karşısında ya sessiz ya da pasif durumda. Açlıkla mücadele eden insanlara kurşun sıkılırken, dünya kamuoyunun büyük kısmı ya izliyor ya da İsrail'in “meşru müdafaa” kalkanının arkasına sığınıyor. Ancak gerçek şu ki: Yardım kuyruklarında öldürülen insanlar, meşruiyetin değil, vicdansızlığın kurbanlarıdır.


Sözde Yardım, Gerçekte Tehdit

GHF'nin adı artık yardım değil, ölümle anılıyor. Giderek artan sayıda Filistinli, bu merkezlere gitmeye korkar hale gelmiş durumda. Yardım taşıyan araçların dahi İsrail insansız hava araçları (İHA) tarafından hedef alınması, sahadaki koşulların insanlık dışılığını perçinliyor.


Sonuç: Gözlerin Önünde Gerçekleşen Bir İnsanlık Trajedisi

Gazze’deki bu dram, sadece bir bölge halkının trajedisi değil; aynı zamanda uluslararası hukuk sisteminin, insani değerlerin ve evrensel vicdanın sınavıdır. Her yeni ölüm, dünya kamuoyunun suskunluğuna yazılan kara bir lekedir.

GHF'nin adı, tarihe sadece bir yardım kuruluşu olarak değil, aynı zamanda bir insanlık sınavının kara kutusu olarak geçecek gibi görünüyor.


📍 Not: Bu makale, bağımsız insan hakları kuruluşlarının raporları, sahadaki sağlık kaynaklarının bildirimleri ve Birleşmiş Milletler verilerine dayanmaktadır.

🕊️ Sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Gazze için konuşmak, sadece bir sorumluluk değil, bir insanlık görevidir.


📰 Tiwiti10.com | Gerçeğin Yanında, Sessizliğin Karşısında

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski