Kültürün Susturulan Sesi: ABD'nin UNESCO'dan Çekilmesi ve Filistin'in Sessiz Direnişi

 



Kültürün Susturulan Sesi: ABD'nin UNESCO'dan Çekilmesi ve Filistin'in Sessiz Direnişi

Yazan: | Tiwiti10

Temmuz ayında Amerika Birleşik Devletleri’nin UNESCO’dan resmi olarak çekilmesi, yalnızca diplomatik bir kopuşun habercisi değil; aynı zamanda insanlığın ortak mirasına yöneltilmiş derin bir yara olarak yankılandı. ABD, kararını UNESCO’nun Filistin’i tanıması ve "kuruma hâkim olan anti-İsrail önyargı" gerekçesiyle temellendirdi. Ancak bu geri çekilmenin ardında, yalnızca siyasetin gölgesi değil, aynı zamanda kültürün, hafızanın ve tarihî mirasın çığlığı yatıyor.

Kültürel Mirasın Üzerinde Gezen Gölge

UNESCO’nun temel misyonu; barış, eğitim, kültür ve bilim yoluyla insanlığı bir arada tutmaktır. Ancak bu misyon, son yıllarda özellikle İsrail-Filistin meselesi söz konusu olduğunda uluslararası çatışmaların arenası hâline gelmiştir. Filistin’in 2011’de UNESCO’ya tam üyelik kazanması, İsrail ve destekçileri tarafından politik bir tehdit olarak algılanmış, bu da ABD’nin fon desteğini durdurmasıyla sonuçlanmıştı. Bu sürecin son halkası ise ABD'nin tam anlamıyla kuruluştan çekilmesi oldu.

Filistin’in Sessiz Kalıntıları ve Sessizleştirilen Tarih

ABD’nin UNESCO’dan çekilmesi, yalnızca diplomatik bir mesaj değil; aynı zamanda İsrail’in işgal altındaki topraklarda kültürel ve arkeolojik alanlara yönelik müdahalelerini daha da görünmez kılma riski taşımaktadır. Kudüs’te, Hebron’da, Nablus’ta ve Gazze'de yüzyıllardır yaşayan tarih, artık koruyucusuz bırakılıyor.

Ramallah’tan bildiren gazeteci Mohammad Elwan, bölgede son dönemde artan endişelere dikkat çekiyor. İsrail’in arkeolojik kazılar adı altında yaptığı kazıların birçoğu, Filistin’in tarihi katmanlarını tahrip ediyor. El-Halil’de (Hebron) yer alan İbrahim Camii gibi kutsal mekânlar artık sadece dini değil, politik bir çatışmanın da merkezinde yer alıyor.

UNESCO’nun Eksikliği: Kültürsüzleştirme Süreci mi?

UNESCO, İsrail'in 2017’de çekilmesinin ardından, 2023’te yeniden örgüte katılımını kabul etmişti. Ancak bu süreçte Filistinli yetkililer, UNESCO kararlarının sahada uygulanmadığını ve İsrail’in işgal altındaki topraklarda uluslararası hukuka aykırı uygulamalarına devam ettiğini belirtiyor. ABD’nin yokluğunda ise bu kararların daha da etkisizleşeceği, Filistin kültürel mirasının daha da yalnız bırakılacağı endişesi büyüyor.

Bir Toprağın Hafızası Silinirken...

Kültür, sadece sanat değildir. O, bir halkın belleği, sesi ve kimliğidir. ABD’nin çekilmesi, bir anlamda bu hafızayı uluslararası koruma kalkanından mahrum bırakmak anlamına geliyor. Sanki bir milletin geçmişi, suskunluğa mahkûm ediliyor.

UNESCO’nun yokluğunda, işgal altındaki Batı Şeria'da birçok tarihî yapı denetimsiz kalabilir. Bu durum, İsrail’in bu alanlarda "yeniden inşa", "arındırma" ya da "turistik geliştirme" adı altında yeni projeler başlatmasına olanak tanıyabilir. Oysa her taş, her duvar, her mozaik; Filistin halkının tarihsel haklarının sessiz birer şahididir.

Sonuç: Siyasetin Gölgesinde Kültürel Soykırım mı?

ABD’nin UNESCO’dan çekilmesi, bir devletin egemen kararı olabilir. Ancak bu kararın yankıları yalnızca diplomatik çevrelerde değil, Batı Şeria’nın tozlu sokaklarında, Kudüs’ün taş duvarlarında ve Gazze’nin yıkılmış kütüphanelerinde de hissedilmektedir.

Kültürel miras, insanlığın ortak değeridir. Onu korumak; yalnızca UNESCO’nun değil, her vicdan sahibinin görevidir. Bugün Filistin’de susturulan tarih, yarın başka bir halkın geçmişine uzanabilir. Ve kültürün sesi sustuğunda, geriye yalnızca sessizlik kalır.



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski