Tarihten silinen yıllar”

Tarihten silinen yıllar”

 


Tarihten silinen yıllar” ifadesi, insanoğlunun geçmişe dair belleğinde kimi zaman kasıtlı, kimi zaman da zorunlu olarak kaybolan dönemleri anlatır. Bu, birkaç farklı boyutta ele alınabilir:

1. Resmî Tarihten Silinen Yıllar

  • Takvim Değişiklikleri:

    • 1582’de Papa XIII. Gregorius’un düzenlemesiyle Jülyen Takvimi’nden Gregoryen Takvimi’ne geçildi. Bu geçiş sırasında 10 gün bir anda kayboldu: 4 Ekim’i 15 Ekim takip etti.
    • Benzer şekilde, Rusya ve Osmanlı gibi ülkeler de geç kalınca kendi halklarının hayatında "kaybolmuş günler" yaşandı.
  • Rejimlerin Müdahalesi:

    • Totaliter rejimler, kendi iktidarlarına uymayan dönemleri resmî tarihten sildi. Sovyetler’de bazı liderlerin fotoğraflardan, belgelerden çıkarılması gibi.
    • Çin’de Kültür Devrimi sırasında bazı yıllar boyunca tarihî miras sistematik olarak yok edildi.

2. Kayıp Uygarlıkların Yılları

  • Hititlerin Çöküşünden Sonraki "Karanlık Çağ":
    MÖ 1200’den sonra Doğu Akdeniz’de uygarlıklar çöktü; yazı neredeyse kayboldu, birkaç yüzyıl tarih boşlukta kaldı.
  • Maya Medeniyetinin Sessizliği:
    Maya şehirleri aniden terk edildi; yüzlerce yıl tarihî kayıt kesildi, nedenleri hâlâ tartışmalı.

3. Tartışmalı “Silinmiş Yıllar” Teorileri

Bazı araştırmacılar, tarihte bilinçli olarak “eklenmiş” ya da “silinmiş” yıllar olabileceğini öne sürer.

  • Phantom Time Hypothesis (Hayalet Zaman Teorisi):
    Tarihçi Heribert Illig, MS 614-911 arasındaki yaklaşık 300 yılın aslında hiç yaşanmadığını, takvime sonradan eklendiğini iddia etti. Yani bugün aslında 1728 yılında olmamız gerektiğini öne sürdü.
    → Bu teori akademik çevrede kabul görmese de, “tarihten silinen yıllar” tartışmasının ilginç bir örneğidir.

4. İnsan Hafızasında Silinen Yıllar

Savaş, afet, salgın gibi dönemlerde toplumların yaşadıkları yıllar adeta “unutulmuş” ya da “silinmiş” gibi olur.

  • Kara Veba (1347-1351) Avrupa nüfusunun üçte birini yok etti, hafızalarda büyük bir boşluk bıraktı.
  • I. ve II. Dünya Savaşı yılları, pek çok insanın kişisel tarihinde “çocukluğunu, gençliğini çalan” boşluklar olarak kaldı.


“Tarihten silinen yıllar”, kimi zaman takvimden düşen birkaç gün, kimi zaman uygarlıkların karanlık dönemleri, kimi zaman da insan hafızasının acıyla bastırdığı yıllardır. Tarih, aslında bu sessizlikler ve kaybolan boşluklar üzerinden yeniden yazılır.

O halde, sana tarihten silinen yılların ağıtını şiirsel bir dille sunuyorum:


Silinen Yılların Ağıdı

Bir takvim yaprağı düştü,
sayfalar koparıldı ardı ardına.
4 Ekim’den sonra doğmadı sabah,
15 Ekim ansızın indi göğe,
arasında kaybolan günler
bir daha dönmedi insanlığın belleğine.

Kimi zaman kılıçla silindi yıllar,
kimi zaman kalemle.
Hükümdarlar istemediği yüzleri
fotoğraflardan kazıdı,
kitaplardan kopardı sayfaları.
Ve insanlar sandı ki o yüzler
hiç yaşamamış, hiç sevmemişti.

Deniz kıyısında sessizliğe gömüldü Hititler,
ormanların içinde kayboldu Mayalar.
Taşlar konuşmayı unuttu,
yazılar gözden düştü.
Koca uygarlıklar,
göz açıp kapayana dek
zamandan düşmüş yapraklar gibi
savuruldu rüzgâra.

Bir de karanlık günler vardı,
unutmakla yok sayılan:
Vebanın kara gölgesinde
çocuk sesleri sustu,
savaşın dumanında
gençlik eridi.
O yıllar ne bir ninniye,
ne bir bayrama yazılabildi.

Ve biz bugün,
tarihin boşluklarında yürürken
şunu biliriz:
Silinen yıllar ölmez aslında.
Her kayıp yıl,
gizlice kalır toprağın altında,
bir çömlek parçasında,
bir duvar yazısında,
bir ninenin dilinde saklı şarkıda.

Çünkü zaman,
insanın hatırladıklarıyla değil,
unutmayı beceremedikleriyle
yeniden doğar.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski