Namibya’nın kuzeydoğusunda yükselen tozun içinde, kuraklığın bıraktığı izler hâlâ bir gölge gibi halkın üzerine düşüyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan ve ülke nüfusunun neredeyse yarısını gıda yardımına muhtaç hâle getiren büyük felaket, yalnızca bir meteorolojik olay değil; insanın doğayla kurduğu ilişkinin kırılganlığını hatırlatan sert bir uyarıydı. Bugün ise aynı topraklarda, yavaş ama kararlı bir yeniden doğuşun izleri görülüyor. Bu, yalnızca yağmuru bekleyen bir toplumun değil; kendi kaderini değiştirmeye çalışan bir halkın hikâyesi.
Yeniden Toprağa Dönüş: Umudun Filizlendiği Yerler
Muhabir Randolph Nogel’in kuzeydoğu Namibya’da gördüğü manzara, ilk bakışta çoraklıkla umudun iç içe geçtiği bir tabloyu anlatıyor. Bir zamanlar yeşilin hâkim olduğu tarlalar, aylar süren su kıtlığının ardından hâlâ kendine gelmeye çalışıyor. Ancak bölge halkı, toprağın yeniden verim kazanması için geleneksel ve yenilikçi yöntemleri aynı potada eritiyor.
Bazı köylerde, köylüler yüzlerce yıldır kullanılan mahangu (inci darısı) üretimini yeniden canlandırıyor. Bu bitki, kuraklığa dayanıklılığıyla biliniyor ve iklim değişikliğinin pençesindeki bölgede adeta hayatta kalmanın anahtarı. Kadın grupları, rafine edilmemiş geleneksel değirmen taşlarını kullanarak hem üretimi hem de saklama yöntemlerini güçlendiriyor. Böylece sadece gıda güvenliği değil, ekonomik dayanıklılık da tesis ediliyor.
Su: En Değerli Hazine
Kuraklığın en acı yüzü, suyun bir anda lüks hâline gelmesiydi. Nehir yatakları boşalmış, kuyular çamura dönüşmüş, hayvanlar bile içecek damla bulmakta zorlanmıştı. Bugün ise su yönetimi bölge halkının en stratejik hedefi.
Kuzeydoğu bölgelerinde kurulan mini su hasadı sistemleri, yağmurun en nadir göründüğü günlerde bile damlaları yakalayıp biriktirmek için tasarlandı. Plastik tanklar, oluk sistemleri ve doğal eğimlerden yararlanan bu yöntemler, bir zamanlar boşa akan yağmurun hayat kurtaran bir kaynağa dönüşmesini sağlıyor.
Bazı köylerde yeraltı barajları inşa ediliyor. Bu barajlar, toprağın altındaki suyu tutarak buharlaşmayı en aza indiriyor. Sonuç olarak hem içme suyu hem de hayvanlar için sulama kaynakları daha uzun süre kullanılabiliyor.
Topluluk Gücünün Sessiz Devrimi
Namibya’nın kuzeydoğusunda atılan her adım, yerel toplulukların birlikteliğiyle şekilleniyor. Dış yardımlar önemli bir rol oynasa da insanlar artık kendi çözümlerini kendileri üretmeye kararlı. Bu yaklaşım, küresel iklim krizine karşı yerelden yükselen bir direnç hareketi niteliğinde.
Kadın kooperatifleri, gençlik birlikleri ve yaşlıların bilgi aktarımı, bölgede adeta görünmez bir bağ kuruyor. Gençler, eski tohum saklama tekniklerini öğrenirken; yaşlılar, modern çiftçilik yöntemleri için eğitim alıyor. Bu alışveriş, yalnızca bilgiyi değil, dayanışmayı da büyütüyor.
Hayvancılıkta Yeni Sayfa
Drought sadece bitkileri değil, hayvan sürülerini de yok etmişti. Binlerce keçi ve büyükbaş hayvan susuzluktan telef olmuş, birçok aile ekonomik temelini kaybetmişti. Bugün ise daha dayanıklı hayvan türlerine yönelme çabası ilerliyor.
Veteriner ekipleri, çiftçilere iklime uyumlu beslenme ve sulama planları sunuyor. Aynı zamanda hayvanların hastalıklara karşı direncini artıran aşı programları uygulanıyor. Böylece hem üretim kapasitesi artıyor hem de riskler minimize ediliyor.
Küresel Sorunun Yerel Cevabı
Namibya’nın yaşadığı kuraklık, dünya çapında görülen iklim dengesizliğinin küçük bir yansıması. Ancak burada atılan adımlar, aslında küresel bir tartışmanın merkezinde duruyor: İklim krizine karşı en etkili savunma, çoğu zaman yerelin bilgisi ve dayanıklılığıdır.
Köylüler yalnızca kendi hayatlarını yeniden kurmuyor; aynı zamanda uluslararası arenada örnek gösterilen bir model inşa ediyorlar. Topluluk temelli tarım, su hasadı teknolojileri ve iklim odaklı planlama, Namibya’nın geleceğine dair güçlü bir vizyon sunuyor.
Yeniden Yeşillenmenin Hikayesi
Kuruyan bir ağacın köklerinde bile umut vardır; Namibya’nın bugün anlattığı hikâye bunun en canlı ispatıdır. Dünün acılarından doğan bugünün çabası, yarının daha adil ve sürdürülebilir bir yaşamını müjdeliyor. Yağmurun sesi henüz tam olarak dönmemiş olabilir, ama insanların yüreğindeki kararlılık çoktan yeni bir mevsimi başlatmış durumda.
Namibya’nın kuzeydoğusunda filizlenen bu sessiz direniş, insanın doğayla uyum içinde yeniden ayağa kalkabileceğinin bir hatırlatmasıdır. Ve her yeni gün, tozlu ufukların ardında saklı olan bir vaadi taşır: Toprak yeniden nefes alacak, toplum yeniden yükselecek.
Bu, bir felaketin küllerinden doğan hikâye değil yalnızca; aynı zamanda insanın iradesinin kuraklığı bile yenebileceğinin zarif bir ifadesidir. TRT World
