Minnesota’nın Çatlayan Sessizliği: Bir Topluluğun Onuru ile Sınanan Amerika

Minnesota’nın Çatlayan Sessizliği: Bir Topluluğun Onuru ile Sınanan Amerika

Minnesota… Büyük göllerin aynasında saklanan dinginliğiyle bilinir; sert kışları kadar insan sıcaklığını da taşır bünyesinde. Fakat bugün, bu kuzey eyaletinin havasında buzdan daha keskin bir gerginlik dolaşıyor. Çünkü söylenen her söz, bir topluluğun kalbine inen bir bıçak gibi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Somali kökenli göçmenleri ve Minnesota’nın seçilmiş temsilcisi Ilhan Omar’ı “çöp” olarak nitelendiren sözleri, yalnızca siyasi bir çıkış değil; aynı zamanda milyonlarca insanın değerini hedef alan bir saldırı olarak yankılandı. Gücün büyüteci, kelimeleri birer kurşuna dönüştü. Ve bu kurşunlar, zaten kırılgan bir güven duygusunu çok daha derinden zedeledi.

Korku ve Kızgınlığın Kesiştiği Nokta

Trump yönetiminin geçici koruma programlarını sonlandırma adımları ve göçmenlere yönelik denetimleri sertleştirme planları, yalnızca politikanın soğuk dilinde bir reform değil; insanların hayatlarını altüst eden fırtınaya dönüşüyor. Minnesota’daki Somali topluluğu—ABD’nin en büyüklerinden biri—kendini yeni bir belirsizliğin ortasında buluyor.

Çocuklarının okula giderken taşıdığı kaygı, babaların iş yerinde hissettiği güvensizlik, annelerin markette karşılaştığı bakışlar… Birbirine eklenen küçük korkular, büyük bir yıkıntıya dönüşüyor. İnsanlar, yıllardır Amerikan toplumunun onurlu bir parçası olduklarını kanıtlama mücadelesi verirken, şimdi yeniden sıfır noktasına çekilmeye çalışılıyorlar.

Siyasi Söylemlerin Derin Yaraları

Siyaset, bazen bir milleti ileriye taşırken, bazen de köhne korkuları uyandırır. "Biz" ile "onlar" ayrımı, sınırları sadece coğrafyada değil, kalplerde de çizer. İşte bugün Minnesota’da olan tam da budur:

  • Kelimeler, insanlığa yönelik tehdit hâline geldi.
  • Aidiyet, şüpheyle kuşatıldı.
  • Temsil, hakarete kurban edildi.

Ilhan Omar’a yönelik sözler, yalnızca bir kongre üyesine değil, onunla aynı kaderi paylaşan tüm insanlara yönelmiş olarak algılandı. Onur ve seçilme hakkı, bir toplumun en büyük iftiharıdır; fakat şimdi bu değerler küçümsemenin gölgesinde sınanıyor.

Amerikan Rüyasının Kırık Aynası

Göçmenler için Amerika, çoğu zaman yeniden doğuşun ülkesi olarak görüldü. Güvenlik, özgürlük ve fırsat umutlarıyla kurulan yeni hayatlar… Ancak bugün o rüyanın aynasında derin çatlaklar var. Bu çatlaklar:

  • Korkunun siyasette bir silah olarak kullanılması,
  • Toplumlar arası uçurumun genişlemesi,
  • Kimlik temelinde ayrımcılığın yeniden yükselmesi ile büyüyor.

Minnesota’da yaşayan Somali topluluğu, bu ülkeye hizmet eden doktorlar, öğretmenler, şoförler, girişimciler, sanatçılar… Yani Amerika’nın gerçeği. Fakat bugün bu gerçeklik, önyargının karanlık perdesiyle örtülmek isteniyor.

Birlik ve Saygının Yeniden İnşası

Her karanlığın sonunda görünen bir şafak vardır. Minnesota’nın insanları, onurlu duruşlarıyla bu şafağı beklemiyor; onu inşa ediyor. Sivil toplum kuruluşları, yerel yöneticiler, farklı topluluklar arasındaki dayanışma mesajları—tüm bunlar ayrıştırmaya karşı yükselen bir direnişin işaretleri.

Bu mücadele yalnızca bir topluluğun değil, “biz kimiz?” sorusunu kendine soran her Amerikalının mücadelesidir. Çünkü bugün Somali kökenli insanlara yönelen nefret, yarın başka bir grubun kapısını çalabilir.

Son Söz: İnsanlığın Ağırlığı

Söz, bazen bir köprü olur; bazen bir uçurum. Gücün sahibinin ağzından çıkan her kelime, milyonlarca ruhun üstüne düşen bir taş gibi etkili olabilir. Bu nedenle, toplumları hedef alan ayrımcı söylemler, sadece politik bir tutum değil; insanlığın vicdanına karşı işlenen bir suçtur.

Minnesota, kar fırtınalarına alışkındır. Fakat bu kez, soğuk dışarıda değil—kalplerin içine sızmıştır. Ve eyalet şimdi, kendi geleceğini belirleyecek olan şu soruyla yüzleşiyor:
Nefretin dili mi kazanacak, yoksa insan onuruna olan saygı mı?

Bu yanıt, yalnızca Minnesota’nın değil, tüm Amerika’nın kaderini yazacaktır. TRT WORLD 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski