Sadaka Kapitalizmi: Yeni Düzenin Merhamet Maskesi

 



Sadaka Kapitalizmi: Yeni Düzenin Merhamet Maskesi

“Yoksulluk sona ermiyor, yalnızca yönetiliyor.”
Modern dünyanın bu çarpıcı özeti, bizi “sadaka kapitalizmi” denen yeni bir düzenin eşiğine sürüklüyor. Bu düzen, görünüşte hayırseverlik ve sosyal sorumluluk maskesi taksa da; özünde eşitsizliklerin üzerini örten, gerçek çözüm yerine geçici rıza inşa eden bir sistemdir.

Kavramın Kökleri: Merhametin Sermayeleştirilmesi

Sadaka kapitalizmi, neoliberal çağın ruhuna uygun biçimde; sosyal adaletin, dayanışmanın ve refahın piyasa mantığına devredilmesiyle ortaya çıktı.
İyilik artık bir erdem değil, bir yatırım biçimi. Şirketler bağış yapıyor ama aynı zamanda bu bağışları vergi avantajına çeviriyor. Milyarderler vakıflar kuruyor ama bu vakıflar çoğu zaman güçlerini pekiştirmekten başka işe yaramıyor.

İyilik, bir halkla ilişkiler stratejisine dönüştü.
Yoksula verilen sadaka, sistemsel yoksulluğun üzerini örten bir perdeye dönüştü.

Yapay Zekâ Çağında Yeni Sadaka Biçimi: Evrensel Gelir

Sadaka kapitalizminin dijital tezahürü, “evrensel temel gelir” (UBI) gibi projelerde belirginleşiyor.
İşsiz bırakılan milyonlara, otomasyonun ve yapay zekânın yarattığı verimlilikten kırıntılar sunuluyor.
Amaç, refah değil; sessizlik.
Toplumsal huzursuzluğu önlemek, dijital düzenin devamlılığını sağlamak için verilen bir “sus payı”.

Soru şudur:
İnsana insan olduğu için mi gelir veriliyor, yoksa artık işe yaramadığı için susturuluyor mu?

Sosyal Medya Aktivizmi: Görünürde İyilik, İçerikte Pazarlama

“Bir beğeni bir öğün”, “Bu paylaşım bir çocuğun yüzünü güldürsün” gibi kampanyalar, sadaka kapitalizminin dijital aynadaki yansımalarıdır.
Bu tür içerikler, gerçek yardımdan çok izleyiciye "kendini iyi hissettirir".
Kurumlar sosyal sorumluluk raporları yayınlarken, tedarik zincirlerinde çocuk işçiliği barındırabilir.
İyilik vitrini kurulurken, arka odalarda adaletsizlik üretimi devam eder.

Gerçek Değişim Nerede?

Sadaka kapitalizmi, sistemi dönüştürmez, yalnızca sisteme rıza üretir.
Adalet talebinin yerine merhamet geçmiştir.
Oysa merhamet geçicidir, adalet ise kalıcı.

Sadaka, güç dengesini değiştirmez.
Yoksula “vereni” minnetle anmayı öğretir, hak aramayı değil.
Bu yüzden sadaka kapitalizmi, eşitsizliğin sürdürülebilir kılınmasıdır.


Sonuç: Sessizlik Mi, Direniş Mi?

Sadaka kapitalizmi bize şunu fısıldar:
“Sistemi sorgulama, kırıntılarla yetin. Mutlu olmaya çalış.”

Ama biz artık şunu sormalıyız:
Neden sistem değişmiyor da biz kırıntılara şükretmek zorunda kalıyoruz?
İyilik, pazarlanacak bir ürün değil, insanca yaşamın temelidir.
Ve adalet, sadaka ile değil, hak mücadelesi ile kazanılır.

Yorum Gönder