Gazze’nin Son Işığını Korumak: Hind Rajab’ın Çığlığı ve Sinemanın Vicdanı

Gazze’nin Son Işığını Korumak: Hind Rajab’ın Çığlığı ve Sinemanın Vicdanı

Doha’nın sıcak gecelerinde, festival ışıklarının arasından bir annenin sesi yükseldi: “Gazze’nin çocukluğunu kurtarın, son ışığı sönmeden.” Bu sözler, Hind Rajab’ın annesi Wissam Hamada’ya aitti; yüzünde hem yasın ağırlığı hem de hakikatin ateşi vardı. O an, salonun havası değişti. Zaman, sessiz bir saygı duruşunda asılı kaldı. Çünkü sahneye çıkan yalnızca bir anne değildi; insanlığın hafızasını sarsan bir tanıklık gelmişti.

Bu duygu selinin ardından gösterilen film, Kaouther Ben Hania’nın The Voice of Hind Rajab adlı etkileyici yapımıydı. Film, 5 yaşındaki Hind’in, kuşatma altındaki bir sokakta sıkışıp kaldığı araçtan yaptığı o son yardım çağrısını yeniden hayata döndürüyor. Hind’in titreyen sesi, savaşın karanlığını yaran bir ışık gibi yükseliyor; bir çocuğun masumiyetinin, bir toplumun derin acısının ve insanlığın kolektif sorumluluğunun sesi oluyor.

Bir Çocuğun Son Sözleri: Tarihin Kaydedemediği Titrek Notalar

Hind Rajab’ın hikâyesi, yıkımın gölgesinde büyüyen sayısız çocuk hikâyesinin simgesine dönüştü. Onun telefondaki çığlığı, yalnızca yardım talebi değildi; tarihe kazınmış bir vicdan çağrısıydı. Çatışmaların en yoğun anlarında, ölümün adımları araçlarına yaklaşırken Hind’in küçük sesi, dünyaya şunu fısıldıyordu:

“Ben buradayım, beni duyuyor musunuz?”

Bu ses, Ben Hania’nın filminde yeniden yankılanıyor. Yönetmen, belgesel ve dramatik kurguyu harmanlayarak sadece bir olayı aktarmıyor; izleyiciyi, bir çocuğun son umut kırıntılarıyla yüzleşmeye zorluyor. Hind’in sesi, sadece Gazze’nin değil, insanlığın susturulan ortak vicdanının sembolüne dönüşüyor.

Sinemanın Tanıklığı: Gerçeğe Dokunmak

Doha Film Festivali’ndeki gösterim, sanatın yalnızca estetik bir alan olmadığını, aynı zamanda adalet arayışının da bir aracına dönüştüğünü bir kez daha hatırlattı. The Voice of Hind Rajab, savaşın ortasında kaybolan çocukluğu, parçalanan aileleri ve yok edilen gelecekleri anlatmak için sinemayı bir tür ahlaki platforma çıkarıyor.

Ben Hania’nın kadrajı, Gazze sokaklarını birer yıkım haritası olarak değil; yaşanmışlıkların, umutların ve direncin gizli nakışları olarak gösteriyor. Yönetmen, Hind’in son sözlerini bir anlatı ekseni haline getirirken, izleyiciyi yalnızca izlemeye değil, anlamaya, sorgulamaya ve hissetmeye çağırıyor.

Bir Annenin Haykırışı: Dünyaya Yöneltilmiş Sessiz Bir Suçlama

Wissam Hamada’nın festival sahnesindeki varlığı, sinema perdesinin ötesinde bir gerçekliği salona taşıdı. Hind’in annesi olarak, yalnızca kaybını paylaşmadı; dünyanın sessizliğini de sorguladı. Her kelimesi, yası kadar güçlü bir sitem taşıyordu:

“Kızımın ışığı söndü, ama Gazze’nin çocukları hâlâ nefes alıyor. Onları korumak sizin de göreviniz.”

Bu çağrı, politik bir söylem değil; insanlığın en temel duygu ve sorumluluklarını hatırlatma çabasıdır. Çünkü bir annenin “çocuğumu koruyamadınız” sözü, dünyadaki tüm güç mekanizmalarının çöküşünü simgeler.

Kaybolan Çocukluk, Kırılan Zaman

Gazze, yıllardır sadece toprak kaybetmedi; çocukluk da kaybetti. Oyun sokaklarının yerini yıkıntılar aldı, ninnilerin yerini sirenler, masalların yerini yıkım hikâyeleri… Hind Rajab’ın hikâyesi, bu kaybolan çocukluğun bir özetidir.

Bu yüzden film yalnızca bir trajediyi anlatmıyor; zamanın kırıldığı, hafızanın yaralandığı bir dönemin belgesini sunuyor. İzleyiciye şu soruyu bırakıyor:

“Bir çocuğun fısıltısı dünyayı neden titretemiyor?”

Kolektif Sorumluluk: Son Işığı Korumak

Hind’in hatırası, sadece yas tutmak için değil; harekete geçmek için bir çağrıdır. Gazze’nin çocuklarını korumak, yalnızca bir coğrafyanın değil, insanlık ailesinin görevidir. Sanat, bu görevi hatırlatır; annelerin sözleri bu görevi kutsar; tarihin tanıklığı ise bu görevi ertelenemez kılar.

Festivaldeki o an, dünyanın geri kalanına şunu hatırlattı:

Bir çocuğun ışığı sönerse, insanlığın ışığı da solmaya başlar.

Bugün hâlâ umut vardır. Çünkü her tanıklık, yeni bir sorumluluk doğurur; her film, yeni bir farkındalık yaratır; her anne, yeni bir çağrı yükseltir.

Ve eğer dünya, Hind Rajab’ın sesini gerçekten duyarsa, belki bir gün Gazze’nin çocuklarına ait o kırılgan ışık yeniden parlayabilir. TRT WORLD 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski