Onurun Kıyısında: Ukrayna’nın Tarihsel Kavşağı ve Dünyanın Sessiz Eşikleri

Onurun Kıyısında: Ukrayna’nın Tarihsel Kavşağı ve Dünyanın Sessiz Eşikleri

Ukrayna, bugün tarihsel bir kavşakta duruyor; bir ulusun kaderi, bir halkın direnci ve modern jeopolitiğin kırılgan dengeleri tek bir soruya kilitlenmiş durumda: Onur mu korunsun, yoksa ittifakın ağırlığı mı taşınsın?
Başkan Volodimir Zelenskiy’nin sözleri, ülkesinin ruhundan kopup gelen ağır bir sızı gibi yankılanıyor: “Tarihin en zor anlarından birindeyiz.” Bu cümle, sadece siyasi bir uyarı değil; savaşın yarattığı travmatik kolektif hafızaya kazınan bir çağrı, bir iç hesaplaşma, bir ulusal varoluşun kırılma sesi.

Donald Trump’ın Kiev yönetimine tanıdığı kısa süreli ültimatom, dünyayı ikiye ayıran bir gölge gibi yükseliyor. Önerilen plan; toprak kaybını, acı verici teslimiyetleri ve Kremlin’in yıllardır talep ettiği çizgilere neredeyse birebir benzeyen maddeleri içeriyor. Avrupa’da ve Ukrayna’da bu taslak çoktan tek bir kelimeyle özetlendi: “Teslimiyet.”

Fakat savaşın içinden geçen bir ulus için teslimiyet kelimesi, toprağın kaybından çok daha derin bir metafora dönüşür:
Teslimiyet, ruhun dağılmasıdır.
Teslimiyet, hafızanın yarılmasıdır.
Teslimiyet, sadece haritaların değil, ulusal onurun da yeniden çizilmesidir.


Bir Ültimatomun Gölgesinde: Diplomasi ile Zorun Kısıtlama Arasında

Trump’ın planı, yüzeyde “hızlı barış” vaadi taşısa da içerdiği şartlar; geleceği ipotek altına alınmış, karar özgürlüğü elinden alınmış bir devlet modelini işaret ediyor. Bu yaklaşım, küresel sistemde siyasi baskının modern bir tezahürü olarak okunuyor:
Uluslararası düzen, güçlülerin taleplerine boyun eğmeyen küçük ya da orta ölçekli ülkeleri “barış” adı altında yeniden şekillendirmeye zorlayabiliyor.

Zelenskiy’nin tepkisinin temelinde de tam bu var: Barış, onurun üzerine inşa edilmediğinde barış değildir.
Bir ulusu dize getirmek, savaşı bitirmez; yalnızca acıyı geleceğe taşır.

Dünya bu ültimatomu tartışırken Avrupa’nın tutumu belirginleşiyor: Kiev’e yapılan çağrı, “Diren, teslim olma” yönünde. Avrupa, kendi güvenliğinin Ukrayna’nın kaderiyle iç içe geçtiğinin farkında. Çünkü Ukrayna düşerse, Doğu Avrupa’nın dengesi, NATO’nun hattı ve Avrupa’nın jeopolitik omurgası sarsılır.

Bu nedenle Avrupalı liderlerin ortak mesajı açık:
“Ukrayna’nın onuru, Avrupa’nın geleceğidir.”


Kremlin’in Gölgesi: Tarihin Karanlık Hafızası

Teklif edilen anlaşmanın Moskova’nın yıllardır masaya sürdüğü maddelerle paralelliği, Kiev’de büyük bir şok etkisi yarattı. Bu, diplomatik bir hamleden çok, Rusya’nın stratejik kazanımlarını uluslararası bir el aracılığıyla meşrulaştırma girişimi olarak yorumlanıyor.

Bu noktada Ukrayna için soru netleşiyor:
Toprağı teslim etmek mi, yoksa özgürlüğün yükünü taşımak mı?

Her iki seçenek de ağır, acımasız ve derin yaralar taşıyor. Ancak bir ulusun hafızası, genellikle toprak kaybından çok, kendi iradesiyle vazgeçtiği şeyleri affetmez.
Bu nedenle Zelenskiy için asıl mesele, askerî denklemden çok psikolojik olan:
Ulusal bilincin direnci ve halkın ruhunu ayakta tutmak.


Savaşın Yorgun Halkı: Umut ile Kırılganlık Arasında

Savaşın ikinci yılı geride kalırken Ukrayna halkı, geceleri sirenlerin çığlıklarıyla bölünen bir hayatın içinde hem yoruldu hem de güçlendi.
Kiev’de, Lviv’de, Dnipro’da her sokakta aynı soru dolaşıyor:
“Barış için ne kadar bedel ödenebilir?”

Halk, bir yandan çocuklarının güvenliği için barışa susarken, diğer yandan kendilerini dünyanın gözleri önünde kader birliği etmiş bir ulusun taşıyıcıları olarak görüyor. Teslimiyet kokusu taşıyan bir anlaşma, onların gözünde geleceğin kararması, mücadelelerinin boşa gitmesi anlamına geliyor.

Zelenskiy, bu hassas dengeyi yönetmeye çalışırken sadece siyasi bir lider değil; tarihsel bir dönemin vicdani temsilcisi olarak da hareket etmek zorunda.


Küresel Sonuçlar: Ukrayna’nın Kararı Dünya Düzenini Nasıl Şekillendirir?

Ukrayna’nın vereceği karar, sadece bölgesel bir savaşın sonucunu değil; 21. yüzyıl uluslararası düzenini de belirleyecek.
Eğer toprak kaybının meşrulaştığı bir anlaşma kabul edilirse:

  • Sınır ihlalleri için küresel bir emsal doğacak.
  • Güçlü devletlerin zayıf devletleri zorlamasının yolu açılacak.
  • Uluslararası hukuk daha da erozyona uğrayacak.
  • NATO’nun caydırıcılığı tartışmaya açılacak.
  • Avrupa’nın güvenlik mimarisi kırılganlaşacak.

Bu nedenle Ukrayna’nın kararı, yalnızca Ukrayna’nın kararı değildir.
Dünya düzeninin yeni bir sayfaya mı yoksa karanlık bir çağın başlangıcına mı evrileceğinin cevabıdır.


Sonuç: Onurun Yazdığı Tarih

Ukrayna, bugün geleceğin haritasını çizen bir kavşakta duruyor.
Zelenskiy’nin sesi, tarihin koridorlarında yankılanacak bir gerçeği hatırlatıyor:

"Bir ulus, toprak kaybettiğinde yeniden çizebilir;
ancak onurunu kaybettiğinde, yeniden ayağa kalkması asırlara mal olur."

Bu nedenle Ukrayna’nın vereceği karar, sadece kendileri için değil; özgürlüğün, bağımsızlığın ve insan onurunun evrensel geleceği için olacaktır.

Dünya nefesini tutmuş bekliyor.
Zaman, yeniden şekillenen bir tarihin kapılarını aralıyor.
Ve Ukrayna, bu kapının eşiğinde, kendi kaderini kendi elleriyle yazmaya devam ediyor. TRT WORLD 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski