ABD’nin Sessizliği, Avrupa’nın Kaderi: Brüksel’de Ukrayna İçin Zorlu Diplomasi

ABD’nin Sessizliği, Avrupa’nın Kaderi: Brüksel’de Ukrayna İçin Zorlu Diplomasi

 


Brüksel’in gri gökyüzü altında toplanan NATO dışişleri bakanları, Ukrayna’daki savaşın bitmek bilmeyen gölgesini bir kez daha masaya yatırdılar. Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde yalnızca diplomatik cümleler değil; Avrupa’nın güvenlik kaygıları, geleceğin enerji düzeni ve küresel güç dengelerinin titrek terazisi tartışıldı. Ancak salonun bir köşesinde görünmez bir eksiklik vardı: ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun yokluğu… Bu yokluk, yalnızca bir sandalye değil, aynı zamanda transatlantik dayanışmanın akıbeti üzerine düşen uzun bir soru işaretiydi.

ABD’nin Sessizliği, Avrupa’nın Belirsizliği

Washington’dan gelen seslerin zayıflaması, Avrupa başkentlerinde tedirginlik yaratıyor. Savaşın üçüncü yılına yaklaşılırken, Ukrayna’nın en büyük siyasi ve askeri destekçisi olan ABD’nin bakan düzeyinde temsil edilmemesi, “Amerika bu savaşı ne kadar taşımaya istekli?” sorusunu yeniden canlandırdı.

Rubio’nun yokluğu, yalnızca bir program değişikliği değil; Amerikan iç siyasetinin çalkantılarının dış politikaya yansıması olarak görülüyor. ABD’de artan savaş yorgunluğu ve Ukrayna’ya yapılan milyarlarca dolarlık yardımların sorgulanması, Avrupa müttefiklerinin geleceğe dair umudunu inceltiyor. Çünkü Ukrayna, artık yalnızca Ukrayna değil; Avrupa’nın sınırına dayanan bir tehdit, Batı’nın istikrar sınavı…

AB’nin Cüzdanı ve Vicdanı Arasında İnce Bir Çizgi

Brüksel, ABD’nin sessizliğini fırsata çevirmeye çalışıyor. Avrupa Birliği Komisyonu, Ukrayna’ya desteği sürdürmek için yeni finansman paketleri önerdi. Onarım, yeniden inşa ve askeri destek… Tüm bunlar, AB bütçesini adeta yeni bir savaş ekonomisine dönüştürüyor.

Fakat kıtada herkes aynı melodiyi söylemiyor. Bazı ülkeler için güvenlik, maddi fedakârlığı meşrulaştıran bir gereklilik. Kimileri içinse artan enerji fiyatları, yükselen enflasyon ve halkın sabrı, yardım paketlerini tartışmalı hale getiriyor.

Avrupa, Ukrayna’ya uzattığı elin uzunluğunu hesaplıyor:
Kaç kuruş dayanışma, kaç kuruş ulusal çıkar?

Rus Enerjisine Veda: Avrupa’nın Zorlu Sınavı

AB’nin yeni planları yalnızca para değil, enerji damarlarının yeniden yönlendirilmesini de içeriyor. Rus gazı ve petrolüne bağımlılığı aşamalı olarak sona erdirme hedefi, kıtanın en karmaşık dönüşümlerinden biri olarak duruyor.

Enerji uzmanları uyarıyor:
Bu, bir düğmeye basmak kadar kolay olmayacak.

  • Altyapı değişmeli
  • Enerji yatırımları artmalı
  • Alternatif tedarikçilerle kırılgan diplomasi yürütülmeli

Bazı ülkeler bu dönüşümün ardındaki stratejik aklı takdir ederken, diğerleri halkın faturasına yansıyacak ağır bedelden endişe duyuyor. Moskova’nın enerjisini kesmek, yalnızca bir ekonomik karar değil; yıllardır süren bir bağımlılık ilişkisinin siyasi kopuşu…

Birlik İçinde Ayrılık: Avrupa’nın Çelişkisi

İttifak masasında herkes Ukrayna’nın yanında olduğunu söylüyor. Ama sözlerin ardındaki duruşlarda beliren çatlaklar dikkat çekiyor. Bir yanda Kremlin’in hırslarını durdurma zorunluluğu, diğer yanda ekonominin zorlanmış kasları… Avrupa kendi içinde iki farklı duygu arasında gidip geliyor:

  • Korku: Rusya’ya karşı zayıf görünme endişesi
  • Yorgunluk: Uzayan bir savaşın bitmeyen maliyeti

Bu iki duygu, karar alıcıların kalplerini ve akıllarını sürekli sınava çekiyor.

Brüksel’deki Mesaj: Umut Kırılgan, Fakat Sürüyor

NATO’nun toplantısı ve AB’nin yeni önerileri, savaşın gidişatını bir anda değiştirmeyecek. Ancak semboller önemlidir. Brüksel’den yükselen mesaj şudur:

Ukrayna yalnız bırakılmayacak.

Her ne kadar ABD’nin eksikliği havayı biraz soğutmuş olsa da, Avrupa kendi güvenlik mimarisini yeniden inşa etmekte kararlı görünüyor. Çünkü Ukrayna’da toprağa düşen her bomba, Avrupa’nın geleceğinde yankılanıyor.

Bugün alınan kararlar, yarının barış haritasını çizecek. Savaşın karanlığını dağıtacak ışık hâlâ Brüksel’in masasında yanıyor; ama o ışığın ne kadar parlak kalacağı, müttefiklerin iradesi kadar halklarının sabrına da bağlı…

Ukrayna’nın sesi soğuk rüzgârlarla taşınırken, Avrupa şu soruyla yüzleşiyor:

Bir kıtanın kaderi, dayanışmanın sınırlarını yeniden tanımlayabilir mi?

TRT WORLD 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski