Sâye”… Eski Türkçeden bugüne ulaşan ince bir kelime. Gölge demektir.

 



"Senin Sâyende" – Gölgenin Şefkatiyle Yaşamak

“Sâye”… Eski Türkçeden bugüne ulaşan ince bir kelime. Gölge demektir. Ama ne gölge... Koruyan, kollayan, siper olan bir hâl. Kavurucu bir yaz günü, bir çınarın gölgesine sığınmak gibidir “sâye”. Sadece serinlik değil, bir huzur vadeder. İşte bu yüzden “Senin sâyende…” demek, birine gölgesi kadar kıymetli olduğunu söylemektir.

Bu cümle, içinde minneti, şükranı ve sadakati taşır. Dışa vurulmamış nice duygunun en zarif ifadesidir. Bir yolda yürürken ayağımıza taş değmediyse, bazen birinin sâyesindedir. Bize görünmeyen nice fırtına, belki de birinin gölgesinde durulmuştur.

“Senin sâyende” deriz annemize, babamıza, dostumuza… Bazen bir öğretmene, bazen adını bile bilmediğimiz bir hayır sahibine… Ama bu söz en çok, arkasında iz bırakmadan iyilik yapanlara yakışır. Çünkü gerçek sâye, kendini göstermez; sadece varlığıyla sarar.

Gölge olmak küçülmek değil, yücelmektir. Çünkü gölge, ışıkla beraber var olur ama öne çıkmaz. Sâye olmak, başkasına ferahlık sunarken kendi varlığını geri çekmektir. Böyle insanlar vardır; adını anmasanız da sâyesinde ayakta kalırsınız. Onlar ışığın arkasındaki asil gölgelerdir.

Ve ne güzeldir birine şöyle diyebilmek:
"Senin sâyende dimdik duruyorum."
Bu cümle, sevgiyle yazılmış bir teşekkür mektubudur. İçinde dua vardır, hatıra vardır, sadakat vardır.

Gölgenin de bir lütuf olduğunu unutmadan…
Yaşamak sadece ışığın altında değil, bazen sâyesinde mümkün olur.


SÂYENDE

Bir çınarın altında durur gibi,
Rüzgâra değil, gölgene güvendim.
Kavurucu öğlenlerde serinliğim,
Senin sâyende ben hep güvende.

Ne ismimle çağırdın, ne öne geçtin,
Arkamda durdun, ben güçlü sanıldım.
Işığa yürürken gözüm kamaşmadı,
Senin sâyende oldu bu göğsüm deki huzur.

Nice yangınları içimde tütmeden duman,
Sessizce söndürdüm dayende.
Kalktım, yürüdüm, yıkılmadım ben,
Senin sâyende, hem de fark etmeden…

Bir dua gibi yayıldın ömrüme,
Siper oldun fırtınalara, susarak.
Gölge dediler, oysa bildim ben seni:
Güneşin yanına yakışan zarafet…

Ne övgü ister, ne alkış beklersin,
Ama ben söylemeliyim bu gerçeği:
Bu kalbim hâlâ atıyorsa cesurca,
Senin sâyende… Ve sonsuza dek öyle.



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski