Türk Askerinin Şam Adımı İsrail’i Ayağa Kaldırdı- Türkiye Gazetesi

Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’de üstlendiği yeni roller, bölgesel dengeleri sarsmaya devam ediyor. Türkiye Gazetesi’nde yer alan “Türk Askerinin Şam Adımı İsrail’i Ayağa Kaldırdı” başlıklı habere göre, Türkiye ile Suriye arasında gelişen askeri iş birliği, İsrail medyasında “yeni ve gerçek bir tehdit” olarak değerlendiriliyor.
Türk Askerinin Şam’daki Rolü Suriye’nin resmi olarak Türkiye’den yardım talep etmesinin ardından, TSK’nın bu ülkede asayişin sağlanması ve Suriye ordusunun yeniden yapılandırılmasına destek olmak amacıyla sahaya ineceği belirtiliyor. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini desteklemeyi hedeflerken, aynı zamanda güney sınırlarının güvenliğini sağlama amacı güdüyor. Uluslararası hukuk uzmanı Doç. Dr. Hakan Erkiner’in vurguladığı üzere, bir devletin başka bir devletten güvenlik yardımı talep etmesi, uluslararası hukukta tanınan egemen bir haktır. Bu iş birliği, Türkiye’nin bölgedeki stratejik konumunu güçlendiren bir adım olarak değerlendiriliyor. TSK’nın Suriye’deki misyonu, terörle mücadele ve Suriye ordusuna eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlama üzerine odaklanıyor. Ankara, Suriye’deki tüm gruplara “Aklınızı başınıza alın” uyarısında bulunarak, bölgedeki kaos ortamını dizginlemeyi ve istikrarı sağlamayı amaçlıyor. Bu adımlar, Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında Türkiye’nin etkin bir rol oynayacağının sinyallerini veriyor. İsrail’in Endişesi ve Tepkisi İsrail medyası, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını yakından takip ediyor. Özellikle, Türk askerinin Şam yakınlarında konuşlanması ve T4 gibi stratejik askeri üslerde varlık gösterme ihtimali, İsrail’de ciddi bir endişe yaratmış durumda. İsrail, Türkiye’nin bu hamlelerini, kendi sınır güvenliğine ve bölgesel nüfuzuna yönelik bir tehdit olarak algılıyor. İsrail basınına konuşan yetkililer, Türkiye’nin Suriye’de askeri üsler kurma çabasının, İsrail’in hava sahasındaki hareket serbestisini kısıtlayabileceğini ifade ediyor. İsrail’in bu endişesi, sadece Türkiye’nin askeri varlığıyla sınırlı değil. Türkiye’nin Suriye’nin yeni yönetimiyle geliştirdiği yakın ilişkiler ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile varılan mutabakat, İsrail’in bölgedeki stratejik hesaplarını karmaşıklaştırıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Suriye’deki Dürzi azınlığın haklarını öne sürerek ülkenin güneyinin askerden arındırılmasını talep etmesi, Türkiye’nin bölgedeki etkisini dengeleme çabasının bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Bölgesel Dinamikler ve Türkiye’nin Stratejik Konumu Türkiye’nin Suriye’deki adımları, yalnızca İsrail’i değil, bölgedeki diğer aktörleri de etkiliyor. Suriye’nin yeni fiili lideri Ahmed eş-Şera’nın, azınlıkları koruma sözü vermesine rağmen, İsrail’in Suriye’deki askeri hedeflere yönelik saldırıları devam ediyor. Bu saldırılar, Suriye’nin askeri kapasitesini zayıflatmayı ve Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu sınırlamayı hedefliyor. Ancak, Türkiye’nin Suriye ile kurduğu iş birliği, BM’nin 51. maddesi çerçevesinde meşru müdafaa hakkı kapsamında yasal bir zemine dayanıyor ve üçüncü ülkelerin bu anlaşmaya müdahale hakkı bulunmuyor. Türkiye’nin Suriye’deki varlığı, aynı zamanda güney sınırlarında bir güvenlik çemberi oluşturma stratejisinin bir parçası. Doç. Dr. Erkiner’in belirttiği gibi, “Suriye’nin güvenliği, Türkiye’nin güvenliği anlamına gelir.” Bu bağlamda, Türkiye’nin Şam’daki adımları, sadece Suriye’nin istikrarına katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel tehditlere karşı proaktif bir savunma politikası izlediğini gösteriyor. Sonuç Türk askerinin Şam’daki varlığı, bölgesel güç dengelerinde önemli bir değişim yaratıyor. Türkiye’nin Suriye ile geliştirdiği askeri iş birliği, hem Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında hem de Türkiye’nin bölgesel güvenliğinde kritik bir rol oynuyor. Ancak bu adımlar, İsrail’in stratejik hesaplarını bozarak bölgedeki gerilimi artırıyor. Türkiye, bu süreçte hem diplomatik hem de askeri alanda dikkatli bir denge politikası izleyerek, bölgesel istikrarı sağlama ve kendi güvenliğini koruma hedefini sürdürmeye devam edecektir.
 

Yorum Gönder