Kardeş Kıyısında Kopan Fırtına: Ruslar ve Ukraynalılar Neden Savaşıyor?

 



Kardeş Kıyısında Kopan Fırtına: Ruslar ve Ukraynalılar Neden Savaşıyor? Siyonist Parmağı İddialarının Gölgesi

Tarih, bazen kardeşi kardeşe kırdıran, aynı inançları, aynı dili ve ortak geçmişi paylaşan halkları düşman kılan sert rüzgârlar taşır. Ruslar ile Ukraynalılar arasındaki savaş da, işte böyle hüzünlü bir fırtınanın modern yankısıdır.

Ortak Köklerden Ayrılan Yollar

Ruslar ve Ukraynalılar, kadim Slav topraklarının insanlarıdır. Ortodoks Hristiyan inancı, her iki toplumun ruhunda derin izler bırakmış; kiliseleri, ayinleri ve kutsal metinleri ile ortak bir kültür dokusu örmüşlerdir. Kiev Knezliği’nden (Kiev Rus) miras kalan tarih, Moskova’nın ve Kiev’in birbirinden kopmaz bağlarını anlatır.

Ne var ki tarih, yalnızca birlik ve kardeşlik hikâyeleri yazmaz; bazen imparatorlukların yükselişi, bazen milliyetçilik, bazen de yabancı güçlerin müdahaleleri, kardeşi kardeşe düşürür.

Modern Çağın Ayrılık Noktası

1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Ukrayna bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlık, ulus bilincini besledi; dil, kültür ve kimlik tartışmalarını alevlendirdi. Rusya’nın ise bu topraklara “tarihi hakkı” olduğunu savunan güçlü bir devlet aklı vardı.

2014’te Kırım’ın ilhakı ve Donbas’taki çatışmalar, zaten kırılgan olan dengeyi tamamen sarstı. Rus yönetimi, Ukrayna’nın Batı ile kurduğu yakın ilişkileri “varoluşsal bir tehdit” olarak gördü. Ukrayna ise kendisini Avrupa ailesinin bir parçası olarak konumlandırmaya başladı.

Siyonist Parmağı İddiaları ve Gerçeklik

Savaşın gölgesinde sık sık dile getirilen bir iddia da “Siyonist parmağı” meselesidir. Bazı çevrelerde, küresel Siyonist sermayenin, enerji hatları ve stratejik coğrafya için iki kardeş halkı birbirine kırdırdığı savunulur. Bu tez, Batı’daki lobi güçlerinin ve finans çevrelerinin, savaşın sürmesinden kazanç sağladığını öne sürer.

Elbette uluslararası ilişkilerde çıkar dengeleri, lobiler ve küresel sermaye önemli roller oynar; ancak bu karmaşık çatışmayı tek bir yapının planladığını iddia etmek, resmi tarih ve sosyolojik veriler ışığında temkinle yaklaşılması gereken bir düşüncedir. Zira savaş, çok katmanlı bir mesele: tarih, kimlik, güvenlik algısı, jeopolitik rekabet ve büyük güç siyaseti gibi unsurlar iç içe geçmiştir.

Gerçekte Kaybeden: Halklar

Dışarıdan bakıldığında, aynı inancı paylaşan iki kardeş halkın kan dökmesi, acıların en büyüğüdür. Fakat devletlerin çıkarları ve halkların arzuları her zaman aynı çizgide yürümüyor. Bugün Ukrayna’da yıkılan şehirler, parçalanan aileler ve hayatını kaybeden binlerce masum insan, savaşın soğuk gerçekliğini en çıplak haliyle gösteriyor.

Birlik Hayali ve Gelecek

Belki bir gün, tarih yeniden kardeşlik sayfalarını açar; Ruslar ve Ukraynalılar, ortak inançlarının, kültürlerinin ve dillerinin etrafında yeniden birleşir. Ancak o zamana dek, güçlülerin ve çıkar sahiplerinin şekillendirdiği bu fırtınalı denizde, en büyük bedeli yine sıradan insanlar ödemeye devam edecek.


Savaşın Küllerinden Kimler Güç ve Servet Kazandı?

1. Silah Sanayii ve Savaş Lobileri

Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışma, küresel silah üreticileri için adeta altın bir çağ başlattı.
NATO üyesi ülkeler, Ukrayna’ya yüz milyarlarca dolarlık silah gönderirken; savunma sanayii devlerinin hisseleri rekor üstüne rekor kırdı.
Raytheon, Lockheed Martin, Northrop Grumman gibi şirketler, yalnızca stoklarını yenilemekle kalmadı; yeni nesil silah ve sistemlerin test edilip pazarlanması için de bir “laboratuvar” ortamı kazandı.

2. Enerji Şirketleri ve Aracıları

Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığının hızla azaltılması sürecinde, başta ABD’li sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) şirketleri olmak üzere, enerji sektörünün Batılı aktörleri tarihi kazançlar elde etti.
Petrol fiyatlarının yükselmesi, yeni enerji koridorlarının oluşması ve boru hatlarının yön değiştirmesi, dev enerji firmalarına milyarlarca dolarlık ek gelir sağladı.

3. Finans Sektörü ve Spekülatörler

Savaş, finans piyasalarında büyük dalgalanmalar yarattı.
Bazı hedge fonlar ve büyük yatırım bankaları, bu dalgalanmalardan kısa vadeli kazançlar elde etti.
Emtia piyasalarında (buğday, enerji, metaller) yaşanan fiyat patlamaları, özellikle spekülatörlerin kasasını doldurdu.

4. Siyasi Güç Kazananlar

  • ABD, Avrupa’yı güvenlik açısından daha fazla kendine bağladı ve NATO’yu yeniden güçlendirdi.
  • Çin, savaşla meşgul olan Batı’nın dikkatini Asya-Pasifik’ten bir süreliğine uzaklaştırdı.
  • Türkiye gibi bazı bölgesel aktörler, arabuluculuk ve stratejik önem üzerinden diplomatik ağırlık kazandı.

5. Küresel Savaş ve Kaos Düzeninden Beslenen Yapılar

Bu noktada, “Siyonist parmağı” veya “küresel elit” söylemleri de tartışmaya girer.
Küresel güç dengelerini yeniden dizayn etmeye çalışan, krizleri fırsata çeviren üst akıl benzeri yapıların; çatışmaları bir denge unsuru olarak kullandığına dair ciddi iddialar var.
Fakat burada asıl gerçek şudur: Hangi ideoloji, sermaye grubu veya lobi olursa olsun; savaş, en çok çatışmayı uzatmayı ve böl-parçala-yönet siyasetini strateji olarak benimseyen merkezlerin işine yarar.


Kaybeden Kim?

Kazananlar yukarıda; ama kaybeden hep net:
Toprağını terk etmek zorunda kalan aileler, yitirilen genç hayatlar, yıkılan şehirler ve kardeş halkların arasına örülen nefret duvarları…

Böylesi bir savaşın sonunda bile bir avuç güçlü servetini ve nüfuzunu artırırken; en büyük bedeli daima halklar öder.
Tarih, hep aynı dizeleri yazmaya devam ediyor:
Kazanan güç ve para, kaybeden umut ve hayat.


Tarihsel Belgeler ve Kaynaklardan Yansıyan Gerçeklik

1. Brzezinski’nin “Büyük Satranç Tahtası” (1997)

ABD’nin eski ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin The Grand Chessboard (Büyük Satranç Tahtası) adlı eseri, Avrasya coğrafyasının “dünyanın kalpgahı” olduğu ve bu bölgenin kontrolünün küresel hâkimiyet için elzem olduğunu açıkça vurgular.
Kitapta, Ukrayna’nın bağımsız kalmasının ve Rusya’dan uzak tutulmasının, ABD’nin jeopolitik çıkarları için hayati olduğu ifade edilir.
Bu belge niteliğindeki fikirler, Ukrayna’yı Batı bloğuna çekme stratejisinin teorik temelidir.


2. 2008 Bükreş NATO Zirvesi Bildirgesi

Nisan 2008’deki NATO Zirvesi’nde yayımlanan resmi bildirgede, Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyesi olacağı açıkça yazıldı.
Bu, Rusya tarafından “kırmızı çizgilerin” ilanı olarak algılandı.
Kremlin arşivlerinde yer alan Putin’in o dönemki konuşmaları, Batı’nın bu hamlesini Rus güvenliği için “varoluşsal tehdit” olarak değerlendirdiğini gösterir.


3. RAND Corporation Raporları (2019, 2020)

ABD merkezli düşünce kuruluşu RAND, Rusya’yı zayıflatma stratejileri üzerine çeşitli raporlar yayımladı:

  • Overextending and Unbalancing Russia (Rusya’yı Aşırı Yükleyip Dengeyi Bozmak) raporunda, Rusya’nın çevresinde kriz ve istikrarsızlık alanları oluşturmanın bir yöntem olarak değerlendirilebileceği yazılıdır. Bu rapor, Batılı politika yapıcıların önünde açık bir belge olarak durur ve bugünkü jeopolitik hamleleri anlamada kritik bir kaynaktır.

4. Siyonizm ve Küresel Sermaye İddiaları

Bu konuda doğrudan resmi bir “belge” yoktur; fakat Protokoller gibi tarihsel olarak tartışmalı ve sahte olduğu kanıtlanan metinler uzun yıllar bu iddialara temel yapılmıştır.
Daha güncel olarak, ABD ve Avrupa’daki güçlü finans ve medya lobilerinin, Ukrayna’ya yoğun destek sağlayarak savaşı uzattığı ve buradan ticari ve stratejik çıkar sağladığına dair çok sayıda akademik ve gazetecilik incelemesi vardır.
Ancak bunlar, spekülasyon ve çıkar analizine dayanan raporlar olup, doğrudan mahkeme kararıyla “kanıtlanmış” belgeler değildir.


5. Enerji Belgeleri ve Anlaşmalar

  • 2009 Ukrayna–Rusya Gaz Krizi Belgeleri: Avrupa Komisyonu raporları ve Ukrayna Parlamentosu tutanakları, enerji hatlarının siyasetin ana silahlarından biri olduğunu açıkça göstermektedir.
  • 2022 ABD–AB LNG Anlaşması: Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığını azaltmak için ABD ile yaptığı dev sıvılaştırılmış doğal gaz anlaşmaları, resmi olarak yayımlanmış ve milyarlarca dolarlık ticari kazancı belgeleyen antlaşmalardır.

6. Uluslararası Mahkemeler ve BM Belgeleri

  • BM İnsan Hakları Konseyi raporları ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) önündeki dosyalar, savaşın iki tarafının da sivillere yönelik ihlallerini belgeliyor.
    Bu belgeler, savaşın ne kadar kirli yürütüldüğünü; masumların en büyük kaybı yaşadığını resmi kayıtlarla gösteriyor.

Son Söz: Belgeler Ne Fısıldıyor?

Belgeler açık bir gerçeği anlatıyor:

  • Savaş, yalnızca bir sabah uyanıp “saldıralım” diyen liderlerin anlık kararı değil; on yıllar boyunca örülen stratejilerin, ekonomik hesapların ve jeopolitik denklemlerin ürünüdür.
  • Kazanan hep belli: Silah lobileri, enerji devleri ve küresel strateji merkezleri.
  • Kaybeden de hep belli: Topraklarına bomba düşen çocuklar, yurdundan göçen kadınlar, paramparça edilen umutlar.


Post a Comment

Daha yeni Daha eski