Güney Afrika’nın Johannesburg kenti, Kasım 2025’te düzenlenecek ilk G20 Zirvesi’ni ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, altyapıdan güvenliğe, kentsel dönüşümden yerel topluluklara kadar geniş bir yelpazede kapsamlı bir “yeni yüz” çalışmalarına girişti.
Johannesburg’un Dönüşü: Pot ve Umut
Johannesburg. Eskiden “Altın Şehir” (City of Gold) olarak anılan bu metropol, maden zenginliğiyle can bulmuş, apartheid sonrası dönemde ise hem hayallerin hem de derin eşitsizliklerin merkezi haline gelmişti. Şimdi, G20 Zirvesi’nin gölgesinde, Johannesburg yeniden şekilleniyor — sadece bir global etkinlik için değil, yerel bir yeniden doğuş vaadiyle.
Şehrin yönetimi, G20 için stratejik güzergâhları seçip, ana arter yollarını temel alarak altyapı çalışmalarına hız verdi. Johannesburg Roads Agency (JRA), Sandton, Alexandra, Lanseria, M1 ve M2 otoyolları ile Soweto koridorlarında asfalt yenilemeleri, çukurların doldurulması, su drenaj sistemlerinin güçlendirilmesi ve estetik dokunuşlar gerçekleştirdi.
Bu yol yenilemeleri özellikle kritik: M1 otoyolu, Johannesburg’un kalbinden Sandton’a uzanan, hem trafiğin hem sembolik yükün ağır olduğu bir aks. Bu güzergâh, hem hizmet verecek delegeler hem de insanların gündelik yaşamı için merkezi öneme sahip.
Işıklar, Su, Enerji: Temel Altyapıda Yenilenme
Altyapı sadece yollarla sınırlı değil. Şehrin elektrik ağı büyük bir elden geçirme sürecinde. City Power, 30’dan fazla trafo istasyonunu yeniledi ve stratejik rotalarda sokak lambalarını onardı. Bu, yalnızca görsel bir iyileşme değil, aynı zamanda güvenlik ve güvenilirlik açısından da kritik bir adım.
Su altyapısında da benzer bir hazırlık var: Johannesburg Water, su borularını tamir ediyor, basıncı artırmak için önlemler alıyor ve su tedarikinde potansiyel sorunlara hızlı müdahale için mobil su tankları ve yedek sistemler kuruyor. Bu, özellikle hizmetin aksadığı bölgelerde yaşayan halk için çok önemli.
Kamusal Mekânların Yeniden Şekillenmesi
G20 zirvesi için sadece teknik altyapı değil, şehir estetiği de önemsendi. Johannesburg Development Agency (JDA) ve şehir yönetimi, Nasrec Expo Merkezi çevresinde kentsel dönüşüm projeleri başlattı. LED aydınlatmalar, enerji verimli sistemler, güvenlik kontrolleri ve peyzaj çalışmaları yapılıyor.
Ellis Park bölgesi de özel bir dönüşüm planının parçası: yol tamiratı, su akışının düzenlenmesi, çukur onarımları ve genel temizlik çalışmaları yoğunlaştı. Belediye, bu değişimin sadece zirve için değil, kalıcı bir miras bırakma çabası olduğunu vurguluyor.
Temizlik ve Güvenlik: Şehrin “Ruhu”nu Onarma Çabası
Johannesburg, zirve öncesi büyük bir “bahar temizliği” kampanyası başlattı. Trafik lambaları tamir edildi, sinyal sistemleri onarıldı, çimenler biçildi, sokaklardaki atıklar temizlendi. Belediye, bu süreci şehir imajını tazelemenin ötesinde, hizmet sunumunun kalitesini artırmak için bir fırsat olarak görüyor.
Ancak bu temizlik operasyonu bazı kesimlerde eleştiriliyor: muhalefet partileri, çabaların yalnızca zirve için yapılmış “kozmetik iyileştirmeler” olduğunu, kalıcı çözümler sunulmadığını savunuyor.
Bu süreçte “Bomb Squad” adı verilen özel ekipler de devreye girdi. Şehrin sorunlu bölgelerinde çukur doldurma, sokak lambası tamiri, trafik sinyalleri, çöp döküm alanlarının temizliği ve gayri resmi yerleşimlerde altyapı çalışmaları gerçekleştiren bu ekip, zirve hazırlıklarının simgelerinden biri hâline geldi.
Ekonomik ve Sosyal Yansımalar: Umut mu, Gerçek mi?
Yerel yönetim, yapılan yatırımların yalnızca G20 için değil, Johannesburg’un uzun vadeli kalkınma hedefleri için de stratejik olduğunu vurguluyor. Altyapı iyileştirmeleriyle yerel ekonominin canlanacağı, yeni iş imkânlarının yaratılacağı ve şehirde uluslararası iş birliklerinin artacağına dair umutlar dile getiriliyor.
Turizm açısından da G20 bir fırsat: dünya liderlerinin ve delegelerin gelişiyle Johannesburg’un küresel arenada görünürlüğü artacak, konaklama ve hizmet sektörü için uzun vadeli faydalar doğabilir.
Aynı zamanda, bu süreç yerel yönetişim açısından bir sınav: Şehrin kronik su kesintileri, elektrik arızaları, suç ve altyapı ihmaline dair eleştiriler var. Bazı sakinler, bu tempolu iyileştirmelerin zirve bittiğinde geriye çekilip eski sorunların yeniden ortaya çıkmasından korkuyor.
Gerilim ve Direniş: Yüzeyin Altındakiler
Johannesburg’un dönüşümü sadece inşaat ve temizlik değil; aynı zamanda toplumsal bir gerilim de barındırıyor. Bazı bölgelerde, yapılan iyileştirmelerin sembolik ve geçici olduğu yönünde yaygın bir kuşku var.
Vandalizm olayları da dikkat çekici: Yaklaşan G20 kapsamında yenilenen altyapı unsurlarına yönelik tahribat, bazı yöneticiler tarafından “imaj sabote etme kampanyası” olarak değerlendiriliyor. Bu, sadece fiziksel bir direniş değil; toplumsal bir mesaj niteliği taşıyor olabilir: “Göz boyamaya değil, kalıcı değişime ihtiyacımız var.”
Miras ve Sorgulamalar
G20 Zirvesi, Johannesburg için bir vitrin; ama bu vitrin kalıcı mı olacak? Şehrin uzun yıllardır ihmal edilen altyapısı, su sistemleri, enerji ağı ve kamusal alanları üzerinde yapılan bu yoğun çalışma, yerel halkın beklentisiyle hükümetin vizyonunu karşı karşıya getiriyor.
Eğer bu dönüşüm sadece zirveye özel “parlak bir yüz” olarak kalırsa, eleştiriler haklı çıkabilir. Ancak yönetim, altyapı iyileştirmelerini bir miras projesine dönüştürme kararlılığında. Temizlik, onarım, güvenlik ve yeşil alanlar gibi alanlarda yapılan yatırımlar, geleceğe yönelik bir taahhüdün başlangıcı olabilir.
Yerelde yaşayanlar da bu dönüşümü bir umut ışığı olarak görüyor: İş olanaklarının artması, şehir yaşamının kalitesinin yükselmesi ve Johannesburg’un uluslararası bir merkez olarak konumlanması, sadece bir zirvenin ötesinde, gerçek bir dönüşüm olanağı sunuyor.
Sonuç: Bir Şehrin Kaderinin Kesiştiği An
Johannesburg, G20 Zirvesi’ni bir “görüntü oyunu” değil, bir fırsat olarak ele almaya çalışıyor. Yol onarımlarından su altyapısına, kamusal alanların yenilenmesinden güvenlik önlemlerine kadar geniş bir alanda yürütülen projeler, dünya sahnesinde güçlü bir ev sahibi olma niyetini gösteriyor.
Ama bu hazırlık süreci, yerel halkın gündelik yaşamındaki temel sorunların çözümüne gerçekten bir katkı sağlayacak mı? G20’den sonra Johannesburg, “mülkiyet hissi” bırakacak bir miras devralacak mı, yoksa eski yaralar yeniden mı gün yüzüne çıkacak?
Bu sorular, zirve sonrası Johannesburg’un gerçek sınavı olacak. Ve belki de en önemli dönüşüm, beton ve asfaltın ötesinde, bir şehrin kimliğini ve gelecek vizyonunu yeniden şekillendirmesidir.
